İçeriğe geç

SAYI 63, 30 Nisan 1919, Salı

2. Yıl, Sayı 63
Trabzon, Salı 30 Nisan 1919

Gazete ofisi: Semercilerpaşa Caddesi, Fostiroğlu Bankası’nın yanında, No: 1-2Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis

PONTOSLULARIN HAYATI
TOPLANMA VE ÖRGÜTLENME

Beklenmedik olaylar, özgürleştirici bir insanlık geleceği için yeni şüphe bulutları getiren ardı ardına gelişmeler ve her esir halkın nihai kurtuluşu için duyulan özlemlerin ve duaların maruz kaldığı maceralar, özellikle biz Pontoslular için düşüncelerimizin ve aklımızın merkezi olmamalı, tüm manevi enerjimizi tüketmemelidir. Tam tersine, Pontos Helenizminin sahip olduğu tüm ahlaki ve maddi unsurlar, sarsılmaz ve bölünmez bir ulusal dayanışma için yeni bir hazırlık çalışmasına katkıda bulunmalıdır; böylece bu topraklar için çalacak olan kritik saat, yeni durumu cesurca karşılayabilecek güçlü bir bütünlük bulsun. Hepimiz, yeni bir ideale hizmet eden işçiler olarak çağrılıyoruz. Koşulların zorunlu kıldığı bir mücadele için, sabırlı ve zorlu, ağır ve sert bir çabaya davet ediliyoruz. Yarın geç olacaktır; yarın, yalnızca başarıları ve zaferleri taçlandıracak kesin bir an olacaktır. Bugün, ilahi lütufla, mücadelenin alanı geniş ve gelecekteki önemine dair rehberlerimiz eksik değil. Ulusal bir toplanma ve eksiksiz bir örgütlenme görevine çağrılıyoruz. Mültecilerin başarılı ve engelsiz bir şekilde geri dönüşü, ilk şarttır. Temel ve ihlal edilemez bir şart. Bu köşeden defalarca, tüm Pontos mültecilerinin güvenlik ve yaşam rahatlığı sağlayabilecek koşullar altında evlerine geri dönmeleri gerektiğini vurguladık. Halkımızın panik içindeki ruhu, yeni bir yaşama olan inanç ve dayanıklılık için güçlü bir destek enjeksiyonuna ihtiyaç duyuyor. Bu toplanma, mükemmel bir şekilde organize edilmiş ve uygun şekilde bağımlı hale getirilmiş olarak, bilgece bir çaba ve çok sayıda katkıcı gerektiriyor. Pontos’un cemaatleri, şehirlerde ve köylerdeki çeşitli Helen örgütleri ve genel olarak tüm merkezler, bu toplanma için gönüllü hizmetler sunmaya çağrılıyor. Bu sadece maddi kaynaklarla ilgili değil. Çok sayıda, hatta sayısız ahlaki neden, önemli bir katkı sunabilir. Pontos Helenizminin bu ulusal toplanması, ki zaten başlamış durumda, aynı zamanda cemaatlerin ve genel olarak tüm halkın, mevcut koşulların ve zamanın tüm gerekliliklerine uygun bir şekilde örgütlenmesiyle eş zamanlı olarak başlayacaktır. Pontos cemaatlerinin iç örgütlenmesi, ki geçmişte bu kadar etkileyici bir zenginlik sergilemişti, yeniden başlayacak ve bizler, yeni Türk vahşetinin yıkıntıları üzerine yeni bir Helen canlanmasının inşa edileceğine eminiz. Ancak bu örgütlenmenin ötesinde, koşullar, zamanlar ve fısıltılar, esir halkların her yerde özgür bir yer talep ettiği bir başka örgütlenmeyi de gerektiriyor. Toplanma ve örgütlenme, yeni bir yaşamın akciğerleridir. Geçmişin kaderciliği, deus ex machina, güçlülerin tavizleri ve resmi kişilerin gülümsemeleri artık halk için uyutucu altın haplar, büyüleyici rüyalar uyandıran şeyler olmamalıdır. Çağın güçlü ilkesi, herkesin kendi gücüyle mücadele etmesini gerektiriyor. Kendi silahlarıyla. Pontos Helenizminin toplanması ve örgütlenmesi, sunduğu büyük kurbanlara ve hâlâ sunmakta olduğu fedakârlıklara rağmen, bu güzel ve tarihi toprakların geleceğine mührünü vuracak olan eserin başarısı için en iyi işaret olacaktır.
N.K.


HAYATIMIZDANKİŞİLER VE OLAYLAR

Dolu Keseler
Hâlâ zamanı gelmedi mi, kâğıt paraların yığınları altında inleyen pek çok dolu kese, meselelerimizin sunduğu çok çeşitli ihtiyaçlar karşısında nihayet duygulanmak için? Eğer bu ayrıcalıklı büyük hazinelerin sahipleri duygusuz kalıyor ve sağ ellerini sağ ceplerine uzatma cesaretinden yoksunsa, özel mülkiyetin bazen çok iyi bir şekilde kamu ve ulusal ihtiyaçların mülkiyeti haline gelebileceği, uygun bir şekilde kendilerine hatırlatılmasının zamanı değil mi?
Her zaman halktan fedakârlıklar istemeye alıştık. Pekâlâ. Ama nihayet, bu çok yetkin sınıfın da bir şeyler vermesi gerekmez mi? Vermezlerse, çağın haykırdığı bu dönemde, onlara uygun bir şekilde hatırlatmanın bir yolu yok mu?
Sorularımızı basitçe ortaya koyuyor ve büyük bir saygıyla kalıyoruz.

Alçakgönüllüler
Karmaşık durumdan aldıkları tokatlara rağmen, hâlâ “sıçramasın, ıslanmasın” korkusuyla yaşayan, nefes almaktan bile korkan, zavallı milletin değil, değerli ve çok kıymetli derilerinin zarar görmesinden korkan muhafazakâr sınıfın bolca temsilcileri var. Bunlar, halkın her canlı, adil ve soylu hareketini, bu halkın yeni durumu ve yarının durumunu tam anlamıyla yaşama ve keyfini çıkarma hakkına sahip olduğunu zehirlemeye, engellemeye, kınamaya ve boğmaya çalışıyorlar. Onlar için, bu alçakgönüllüler için, çevremizde hiçbir şey değişmedi! Hiçbir şey neşe ve dua uyandırmıyor!
Ne de toplanmamız ve örgütlenmemiz için hepimizin çalışması gerektiği görevini bize dayatıyor. Sahte vatanseverlik acısıyla sözde kederlenenler, her yerde konuşuyor ve halkın ruhu üzerinde çılgınca davranmak için merkezlere ve kenarlara sızıyorlar. Akşamları evlerine kapanıyor, kapıyı kilitliyor, kahvelerini yudumluyor ve milleti de dünyayı da şeytana gönderiyorlar!

Kefen İçin Cübbeler
Hâlâ sokaklarda, rüzgârın ve talihin her esintisiyle sürüklenen, koşullarının yıkıntıları ve onları papaz yapmak için atayanların körlüğünün kurbanları olan cübbeli figürleri görüyoruz. Bu skandalın ve din adamlarına yönelik bu alayın önemini hissetmeyenler için yeni bir öneri elbette gereksizdir. Ancak bu papazların liderleri varsa, birilerine bağlılarsa, bu liderler bu kötülüğün ve bu duyarsızlığın gösterisinin durdurulması gerektiğini düşünmüyor mu? Bu talihsiz din görevlileri, papazlar, kendi aşağılanmalarının önemini anlamayacaklardır elbette. Ama liderleri? Doyasıya yiyip içenler ve karınlarını hâlâ tehlikeli bir derecede büyütenler?
Tekrar söylüyoruz, kefen için cübbeler var. Peki, bu cenaze alayı ne zaman olacak?

ULUSAL DAYANIŞMA
YUNANİSTAN KIZILHAÇI

Trabzon, yeni bir yaşamla başlayan Helen yenileme çalışmalarıyla birlikte, son zamanlarda Yunanistan Kızılhaçı’nın bir şubesini de kazandı; herkes bu kuruluşun faydasını ve yardımsever etkisini anlayabilir. Medeni dünya, savaşın halk üzerindeki yükünü hafifletmek için devlet örgütlenmelerinin yanı sıra, Kızılhaç’ın hayır kurumlarını da mükemmel bir şekilde sistemleştirdi; bu kurumlar, savaşın ya da hayatın kurbanı olan tüm talihsiz ve engellilerin sayısız ihtiyacını inanılmaz bir şekilde karşıladı. Bu kurumlar, halkın şefkati ve desteğiyle varlıklarını ve faaliyetlerini sürdürüyor. Halkın girişimi, halkın bağışları ve halkın sempatisi, her Kızılhaç’ın gücünü aldığı kaynaklardır.
Aynı şekilde ve aynı hayırsever faaliyetle, uzun yıllardır Helenhalkına önemli hizmetler sunan Yunanistan Kızılhaçı, her Yunanlı’dan derin bir sempati ve gönüllü destek hak ediyor. Yunanistan Kızılhaçı, Yunanistan’da verem ve uyuz hastalıklarına karşı ilk kez verimli bir şekilde çalıştı ve halkın alışılmış önyargılarıyla uzun süre mücadele etmesine rağmen, kısa sürede ulusal bilinçte yükselmayı başardı. 1912 savaşı ve son savaş, bu ulusal kuruma çok şey borçludur. Her yere koştu, her Yunan köşesine yardım etti ve savaşın ve salgınların kurbanı olan binlerce kardeşimizi rahatlattı. Ancak bunun ötesinde, Yunanistan Kızılhaçı, yalnızca soydaşlarına değil, yabancılara ve hatta düşmanlara karşı bile hayırseverlik gösteren bir Helen için ulusal bir gurur kaynağıdır. İzmir’deki Yunanistan Kızılhaçı’nın son ayın istatistikleri, bu Helen şehrinde ulusal kurumumuzun çok daha fazla yabancı (Türk, Ermeni ve Yahudi) hastaya bakıldığını kanıtlıyor.
Bu nedenle, Pontos’un merkezi olan Trabzon’da da Yunanistan Kızılhaçı’nın bir şubesinin kurulmasından dolayı gizli bir sevinç duyuyoruz; bu şube kısa sürede misyonuna layık olduğunu kanıtlayacak ve her talihsizi şefkatle tedavi edecektir. Toplumumuzun, bu son derece ulusal kurumu takdir etme değerine sahip olduğuna eminiz; ona özel bir sevgi gösterecek ve her ulusal girişimi kucakladığı derin sevgiyle çevreleyecektir. Hayırseverlik ve ulusal dayanışmamız, varlığımızın ayrılmaz unsurlarıdır. Bu nedenle, bu durumda da halk, erdemlerini gösterecek ve üzerine kurulan büyük umutlara layık olduğunu kanıtlayacaktır.
Kadınlarımız da, hayırsever faaliyetleri her zaman bu bölgenin özel bir süsü olanlar, Yunanistan Kızılhaçı’nın ihtiyaçlarına tüm gönüllülükleriyle katkıda bulunacaklardır. Ve tıpkı, kutsal bir amaç için vatanlarını, evlerini ve rahatlarını terk ederek yabancı ülkelere seyahat eden ve bu kurumun hizmetinde çalışan çok sayıda rahibenin övgüye değer ve hayranlık uyandıran özverisi gibi, bayanlarımızın da, emin olduğumuz üzere, bu soylu işbirliğine gönüllü olacaklarını ve kısa süre içinde burada Merhamet Rahibeleri Okulu açıldığında, birçok bayan ve genç kızın, talihsiz pek çok varlığa gülümseme ve neşe getirmek için rahibe beyaz kıyafetini giyeceğini çok iyi biliyoruz. Bu değerli kurum, Kızılhaç’ın görkemiyle birlikte ulusal rengi ve ulusal sembolü de sıkı sıkıya bağrında taşır.
Kapa.

HELEN MESELELERİ
BAY POLİTİS İYİMSER – YUNANİSTAN’IN TALEPLERİ – PONTOS HAKKINDA NELER SÖYLENİYOR

Dışişleri Bakanı Bay Politis şu açıklamaları yaptı:
“Paris’te, bize çok değerli olan bir sempati atmosferi ve beklediğimiz tüm destekleri bulduk. Bay Venizelos’un ılımlılığı ve geniş vizyonu sayesinde, bazı Büyük Güçlerin çekincelerinin ortadan kalktığını gördük; çünkü onlar, Helenizmin restorasyonunun yalnızca bir adalet meselesi olmadığını, aynı zamanda medeni güçlerin Doğu’daki çıkarlarına tam anlamıyla hizmet ettiğini anladılar.
Bay Politis devam etti: ‘Programımızdan, emperyalist görünebilecek herhangi bir maddeyi çıkarmaya özen gösterdik. Tamamen yerleşik bir Helen çoğunluğunun olmadığı hiçbir bölgeyi talep etmedik ve aynı zamanda, özünde Helen olan bölgeler hakkında karar verirken, hareketlerimizi anın olasılıklarıyla sınırlamaya özen gösterdik. Bu nedenle, Konstantinopolis için, Avrupa’nın genel çıkarlarının şehrin Helen karakteriyle birleştirilmesi gerektiğini düşündük ve uluslararası bir statüyü kabul etmeye hazır olduğumuzu belirttik. Aynı şekilde, Karadeniz kıyılarındaki topraklar, eski Pontos Krallığı için, kompakt ve güçlü bir ulusal oluşumun bir Ermeni Devleti’nin kurulmasını kolaylaştırması gerektiğini düşündük; bu devletin Trabzon’a kadar uzanması, Pontos Helenlerinin ulusal gelişimini güvence altına almakla birleştirilebilir.
Mevcut olasılıklar ölçüsünde, Helenizmin ulusal restorasyonunun, bir asırdan beri başlayan sürecin tamamlanacağına ve esir Helen topraklarının çoğunun yakında Anavatan ile birleşeceğine inanıyorum. Bu dönem, öncelikle Yunanistan için yeni bir çağ olacak; artık gelişimini engelleyen ağır yüklerden kurtulacak ve ekonomik ve ahlaki alanda faydalı bir şekilde çalışabilecek; ikinci olarak, medeni ulusların Doğu’daki refahı Yunanistan ile yakından bağlantılı olan tüm uluslar için.

RUSYA’DAKİ HELENİZM
MAYKOP CEMAATİ (Devam)

Ama bırakalım sayılar konuşsun ve kişiler hakkında konuşmaktan kaçınalım; çünkü Maykop’ta övgü ve tebrikleri hak eden pek çok kişi var, Helen toplumuna vatanseverlik ve ulusal rekabet örnekleri olarak cesurca sunulabilecek figürler. Öncelikle Mülteci Komitesi’nden başlayalım. Bu komitenin çalışmaları, özellikle Rus ordusunun geri çekilmeye başladığı dönemden itibaren yoğunlaştı; ancak en zorlu görev, geçtiğimiz Eylül ayından itibaren, Maykop’un bir yandan toprağın verimliliği, diğer yandan soydaş unsurun yardımsever etkisiyle, çile çeken Helenizmin merkezi haline geldiği zaman başladı. Komite, binlerce soydaş mülteciyi ya başka yerlere gönderdi ya da kendi bünyesinde barındırdı. Komitenin çalışması, özellikle geçtiğimiz kış, hem mültecilerin yerleşim zorlukları hem de bu tür durumlarda ortaya çıkan ve mücadele edilmesi çok zor olan salgınlar nedeniyle daha da zorlaştı. Mülteci Komitesi, Peloretzenskaya, Apoaronskaya ve Pşehskaya’da üç alt komite kurdu. Günde 3.328 mülteciyi besliyor, sayısı değişen diğerlerine yardım sağlıyor ve çevredeki Yunan yerleşimlerinden sürekli destek çağırıyor. Bu yerleşimler olmadan, mültecilerin tütün plantasyonlarına yerleştirilmesi, bazıları için iş bulunması ve beslenme masraflarının karşılanması yalnızca zor değil, kelimenin tam anlamıyla imkânsız bir görev olurdu. Gıdanın bolluğu, refah ve halkın merhameti, sürekli gelen bağışlarla kendini göstererek, komitenin bu devasa görevi nispeten küçük bir miktar olan 90.203 ruble ve 65 kopek ile yönetmesini sağladı (1 Mart 1919’a kadar). Not edilmelidir ki, sürekli beslenen 3.328 mültecinin %90’ı Kars bölgesinden gelen Helenler, %10’u ise Pontos’tan gelenlerdir; geri kalan Pontos mültecilerinin tamamı iş bulmuş ve akrabalarının yanına yerleşmiştir.
Buna rağmen, Maykop cemaati, Trabzon Metropoliti Saygıdeğer Hrisanthos’un çağrısına kayıtsız kalamadı ve ona ilk taksit olarak 100.000 ruble, ikinci taksit olarak 12.370 ruble gönderdi. Üçüncü taksit için ise kalan miktarı göndermeyi planlıyor; toplamda 140.395 ruble toplandı ve yaklaşık 6.000 ruble daha toplanması gerekiyor.
Ancak Maykop cemaati, devrimden ve bunun sonucunda ortaya çıkan Rus Gönüllü Ordusu’nun ihtiyaçlarından dolayı, hem bölgeyi iğrenç Bolşevizm’den kurtaran gönüllü orduya hem de çeşitli devlet kurumlarına yardım etmek zorunda kaldı ve 1 Mart 1919’a kadar 178.692 ruble bağışladı.
Cemaat, beş öğretmen ve 150 öğrenciyle beş sınıflı bir okul işletiyor ve bunun için 80.000 rublelik bir bütçe ayırıyor.
Yukarıdaki miktarlar dışında, daha küçük miktarlar da var ve bunlar toplandığında, bir yıldan kısa bir sürede ulusal, vatansever ve cemaat amaçları için harcanan miktar 500.000 rubleyi aşıyor.
Perepidimos.

HELENİZMİN ZARARLARI
Bükreş’ten gelen telgraf bilgilerine göre, Romanya’daki Helen cemaatlerinin temsilcileri bir araya geldi ve Avusturya-Alman ve Bulgar ordularının işgalinden zarar gören Helenlerin nasıl tazmin edileceğini tartıştı. Zararların bir listesini hazırlamakla görevlendirilen bir komite seçildi; bu zararlar, en mütevazı hesaplamalara göre 80 milyon drahmiye ulaşıyor.
Zararların nihai belirlenmesinden sonra, üç kişilik bir komite Paris’e giderek ilgili raporu Bay Venizelos’a sunacak ve ondan, Konferans Komitesi nezdinde girişimde bulunarak taleplerin haklılığını tanımasını isteyecek.
(Empros)

BULGAR KÖTÜ NİYETİ
Atina’daki bir meslektaşımıza telgrafla bildiriliyor:
Bulgaristan’daki durumla ilgili yayınlanan haberler hakkında şunları telgraf edebilirim: Şimdiye kadar sadece eğilimler ve işaretler var, ancak açık eylemler yok. Her durumda, şahsen tanık olduğum askeri önlemler alındı ve alınmaya devam ediyor; böylece herhangi bir hareket daha ortaya çıkmadan bastırılacak. Sınırları uyanık bir şekilde koruyan Yunan orduları, en yetkin liderlerle her türlü düşmanca eyleme karşı etkili bir şekilde hazırdır.

TRABZON MÜLTECİ KOMİTESİ
Saygın meslektaşımız “Proia,” Trabzon Mülteci Komitesi’nin faaliyetleri hakkında iki sütunluk ana makalesinde şunları yazıyor:
Bu komite için her türlü övgü, gerçekleştirilen işin büyüklüğü karşısında sönük kalır. Bu komite için ulusal olarak gurur duyuyoruz ve Pontos’un kraliçesi olan bu komiteye duyulan genel ulusal gurur, hak ettiği tartışılmaz bir unvandır.
Trabzon, Metropolit Hrisanthos, Mülteci Komitesi ve Rusya’daki Pontos’tan gelen Helenlerin katkılarıyla, bu ulusal rekabette ve milletin kurtarılması için, kelimenin tam anlamıyla bir cankurtaran gibi hareket ederek üstün bir konuma sahiptir.

ROMANYA TEHLİKEDE
Bay Gkovain, “Tartışmalar Gazetesi”nde, Müttefiklerden Romanya’yı yalnızca vaatlerle değil, başka yollarla da güvence altına almalarını talep ediyor. Bulgaristan’ın ona karşı harekete geçmeyeceğine dair tam güvence verilmesi gerektiğini ekliyor; çünkü şu anda Odesa’nın tahliyesi Romanya’yı Bolşevik işgaline maruz bırakırken, Bulgaristan çok tehlikeli hale geliyor.

SADECE SAVUNMA YAPTILAR
Petrograd’dan gelen haberlere göre, “Pravda” gazetesi “deneyimin acı dersleri” başlığı altında şunları yazıyor: Müttefikler askerlerini geri çektiğinde ve artık Kolçak, Denikin ve Krasnov’u desteklemediğinde, bu sonuncuların hikayesi kısa sürede bitecek. Müttefikler, Sovyet Cumhuriyeti gibi önemli bir bölgenin ekonomik izolasyonunun, zafer kazanan devletlerde sanayinin toparlanmasını engelleyeceğini anlayacaklar. Bu nedenle, ablukayı durdurmadan veya Sovyet yönetimini resmen tanımadan, Ruslara gıda ve sanayi için gerekli hammaddeleri sağlamaya hazırlar. Müttefikler, Rusya’ya karşı askeri operasyonlarını durdurma koşulu olarak Sovyet hükümetinin düşmanlıkları durdurmasını talep ediyor. Ancak bilindiği üzere, Rusya’daki Sovyetler batı güçlerine karşı çıkmadı, sadece onlara karşı savunma yaptı.

SELANİK’İN MASUMU
Konstantinopolis’ten Atina’daki bir meslektaşımıza yazılıyor: Konstantinopolis Helenizmi, Paris’ten, Bay Venizelos adına, şu anda Londra’da yaşayan eski Selanik Piskoposu… Metropoliti’nin aklanması yönünde bir iddia olduğu haberinin doğru olup olmadığını haklı bir şaşkınlıkla sorguluyor. Söz konusu Metropolit’in ağır suçlaması herkesçe biliniyor ve bu, Ekümenik Patrikhane’nin Kutsal Sinod’unu meşgul etti. Patrikhane’dekilere başvurduğumuzda, tamamen sessiz kaldılar ve tam bir bilgisizlik numarası yaptılar.

YİNE
Silezya’dan bildiriliyor ki, Alman fabrikaları zırhlı trenler, saldırı tankları ve mühimmat üretmek için hararetle çalışıyor. Mısır’daki huzursuzluklar devam…Bir sorun oluştu. Yeniden bağlanmak için yenile veya tekrar dene.

Mısır’daki Huzursuzluklar (Devam)
terör uyguluyor; bu kişiler, korkunç sonuçlardan korktukları için aileleriyle birlikte işlerine dönmeye cesaret edemiyor. Bu küçük grup, daha fazla güç elde etmek için “Kara El” adını aldı ve toplumun her kesiminden para toplamayı başardı.

KISA HABERLER
Fransız radyosu bildiriyor: Omsk üzerinden önemli Japon kuvvetleri Bolşeviklere karşı ilerliyor. Doğrudan komuta bir Rus subay tarafından üstlenilecek. Novorossiysk’ten İngiliz radyosu aracılığıyla gelen haber, General Yudenich’in birliklerinin Petrograd’ı ele geçirdiğini bildiriyor. Sitzha ve Tuapse’ye Kazakların inmesinden sonra huzur yeniden sağlandı. Gürcü birlikleri Adler bölgesine çekildi. Troçki, Finlerin saldırısı nedeniyle Petrograd’ı terk etti. Kolçak’ın saldırıları Bolşevik hükümetinde paniğe neden oldu.
Londra’da Rus tahvillerinde büyük bir yükseliş gözlemleniyor.

KIRDAKİ DURUM
Yağmalar – Soygunlar – Tehditler – Şantajlar – Hırsızlıklar – Sonsuz Bir Şehitlik Listesi Hoca Giresun: Bilinen asi unsurlar, şimdiye kadar Helen nüfusuna karşı vahşice hareket edenler, her gece silah sesleriyle teröre devam ediyor, Helen evlerine girip yiyecek ve para talep ediyor. Köylülerimiz, daha kötü olayları öngörerek evlerine kapanıyor ve tarımsal işlerini bile terk ediyor.
Galliyana (Ermenköy): 17 Nisan’da bilinen haydutlar, Panayiotis Granitsidis’i acımasızca dövdü ve ondan silah ile mermi talep etti! Maalesef durumu kritik görülüyor.
Galliyana (Kutala): 18 Nisan’da aynı haydutlar, Nikolaos Halipasidis’i dövdü ve ciddi şekilde yaraladı. Soydaşımız yatağa mahkûm, hayatı için endişeler var.
Galliyana (Mandranohi): Kotroul’daki jandarma birlikleri, asker kaçaklarını aradıkları bahanesiyle her gün soydaşlarımıza karşı vahşet uyguluyor. Halka yakacak odun taşımak için angarya dayatıyor ve aç köylülerin az miktardaki yiyeceğini yağmalıyor. Galliyana’daki haydutlar, af nedeniyle takipten kurtulduktan sonra yine aynı işlerine devam ediyor ve jandarmalarla sıkı sıkıya bağlantılı. Soydaşların inekleri her gün yağmalanıyor. Bu şekilde, Sofia Marapa ve Antonios Kalpatsinidis 9 inek kaybetti. Aynı kişiler tarafından Apostolos Karepidis, Lazaros Karepidis ve Antonios Tsamakidis acımasızca dövüldü. Galliyana’dan Panagiotis Siamanidis, iftiraya uğrayarak hiçbir gerekçe olmadan Cevizlik’te hapse atıldı. Aynı haydutlar, 23 Nisan’da Ermenköy’de toplanarak soydaş köylülere karşı akıl almaz rezaletler işledi. Aynı günün gecesi, Mesohori köyünden haydutlar, Valaini’de Dimitrios Akriditis’in evini zorla soydu ve tüm ev eşyalarını ve mobilyalarını çaldı. Zarar 500 liradan fazla tahmin ediliyor. Soyulan evde, Cevizlik’ten Ioannis Kalpatsinidis misafir olarak bulunuyordu. Ondan 100 lira talep ettiler, veremediği için onu da dövdüler ve yaraladılar. Dün, Galliyana’dan köylüler Cevizlik yolundan köylerine giderken Miirtzi mevkiinde soyuldular. Buradan aldıkları tüm yiyecekler yağmalandı. Haydutlar, köylülerimizin Türk yol arkadaşlarını rahatsız etmeden bıraktı.

KRONİK
Yunanistan Kızılhaçı

Dün saat 12:30’da, Batum ve Soçi’den dönen Yunan Kızılhaçı’na ait “Ioannina” vapuru limanımıza ulaştı; bu şehirlerde görev sıcak bir karşılama aldı. Limanımızda dört saat kaldıktan sonra vapur, Amasya Metropoliti’ni bırakmak üzere Samsun’a doğru yola çıktı. Dün, Akrition Hastanesi Yönetim Komitesi, Yunan Kızılhaçı’ndan Dr. Kasavetis ile bir toplantı yaptı. Bulunmayan P. H. Panagiotidis’in yerine, yönetim komitesine Par. Konstantinidis seçildi.

Altın Sütun
Mihailova Helen Cemaati, buradaki Mülteci Komitesi’ne Dimitrios Matsaridis adına 1.430 ruble gönderdi.

Mülteci Komitesi
Rodopolis Metropoliti’ne, buradaki Mülteci Komitesi tarafından, Konstantinopolis’teki Merkezi Mülteci Komitesi adına gönderilen 1.750 lira teslim edildi.
Bu miktardan Santa halkı 300 lira, Galliyana Kardeşliği ise 500 lira aldı. Dün akşam Batum’dan gelen İngiliz gemisiyle İngiliz Yüzbaşı Bay Crawford ve bazı soydaş ve Ermeni mülteciler geldi. Mülteciler
Bu sabah, Yunan hükümeti tarafından kiralanan “Askolt” vapuru, Novorossiysk’ten 650’den fazla soydaş mülteciyle limanımıza ulaştı. Bunlardan birkaçı hemşehrimiz, geri kalanı ise kırsal bölgeden. Gemide, “Kilkis” zırhlısından denizcilerden oluşan bir muhafız birliği bulunuyor. Birkaç gün önce Pire’den gelen “Pinios” vapuru, Novorossiysk’ten soydaş mültecileri Samsun, Ordu ve Giresun’a götürdü. Yolculardan alınan bilgilere göre, Novorossiysk’ten “Patris” transatlantiği bekleniyor; bu gemi, geri dönüş için tamamen hazır olan 2.000’den fazla mülteciyi taşımak üzere gelecek. Novorossiysk’teki durum hiçbir endişe yaratmıyor.

Hristiyanların Askerliği
Sevindirici bir şekilde duyuruyoruz ki, yetkili kaynaklardan aldığımız bilgilere göre, Hristiyanların askerliği tamamen kaldırıldı. Buradaki askerlik şubesi, birkaç gün içinde resmi bir duyuru yapacak; bu süre zarfında ilgili hiçbir kimse çağrılmayacak veya yakalanmayacak.

Belediyemiz Bildiriyor:
Şeker, kahve ve kömür fiyatlarının düşmesi nedeniyle, Belediye Meclisi, şehirdeki tüm kahvehanelerin bir fincan kahve ve çayı 100 para karşılığında satmasına karar verdi. Bu emri ihlal edenler sert bir şekilde cezalandırılacak. S.E. Bu övgüye değer belediye önleminin, özellikle gıda maddeleri olmak üzere tüm ürünlere genelleştirilmesini ve her türlü ihlalin sert bir şekilde cezalandırılmasını diliyoruz.

Düzeltme
Bir baskı hatası nedeniyle, önceki sayımızda Maykop Cemaati’nin son gönderilen havalenin 10.000 ruble olduğu belirtilmiş; doğru miktar 12.370 rubledir.

Röportajlar
Atina’daki “Patris” gazetesinin muhabiri A. Skouloudis, dün Vali Hazretleriyle bir görüşme yaptı.

Boğulma
Dün öğleden sonra, Dafnounta sahilinde yüzen küçük bir Türk çocuğu dalgalar tarafından sürüklendi ve boğuldu.

Yarın
Nihayet, Kulüpte bir soydaş gencin katili olan askerin davası yarın başlıyor.

1 Mayıs
Yarın 1 Mayıs; Erkek ve Kız Okulları tatil. Her özgür insanın bu güzel uluslararası bayramı kutlamasını gerektiren başka bir sınıf yok mu?

TEBRİKLER
Önceki gün Bay Grigoris Kamenidis ile evlilik yüzüklerini takan sevgili Dimitra Th. Leventopoulou’ya, hayatlarının çiçeklerle dolu, mutlu ve tüm arzularının gerçekleştiği bir yaşam diliyoruz. KİRALIKAziz Grigorios mahallesinde Haralambos Grammatikopoulos’a ait ev kiralıktır. Havadar ve güneşli odalar.
Avlu, bahçe ve çeşme.
Bilgi için bize başvurun.

OTEL VE KAHVEHANE“BİZANS”
Evth. Siamanidis ve I. Iliadis
Metohiou Sokağı
Havadar odalar – Temizlik – Özenli hizmet.
Yanındaki bahçede en iyi aile toplantıları düzenlenir.

MAĞAZADA
Efstathios Mouratidis
Çeşitli baharatlar, boyalar, anahtarlar, tütün kutuları, küçük eşyalar, düğmeler vb. geldi.

OTEL “BRISTOL”
Sofia Papadopoulou Hanım
(Fransız Konsolosluğu yanı)
Havadar odalar – Özen – Gönüllü hizmet
Özellikle gezginlere tavsiye edilir.

HİLAL ECZANESİ
Tüm kimyasal analizler yapılır
Doktorlara ve tüccarlara tavsiye edilir

DOKTOR YORGOS HİLLİS
Dahiliye ve çocuk hastalıkları uzmanı
Her gün Bay Iosifidis’in “Hilal” eczanesinde hasta kabul eder.

DOKTOR FAZIL FEVZİ
Göz hastalıkları uzmanı
Cuma ve Pazar hariç her gün 14:00-17:00 arası hasta kabul eder ve her türlü göz ameliyatını gerçekleştirir. Uzun Sokak, eski Teofilaktos kliniği.

Matbaa
Georgios E. Mihailidis

(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)