İçeriğe geç

SAYI 31, 9 Şubat 1919, Cumartesi


2. Yıl, Sayı 31
Trabzon, Cumartesi 9 Şubat 1919

Gazete ofisi: Meydan caddesi Balıkçılar yanı, Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis

BELEDİYE

Belediye işlerinde alışılmadık bir hareketlilik gözlemleniyor. Bunun nedeni açıktır: Seçim heyecanı birçok makam heveslisini sarmış durumda. Layık olanlar ve olmayanlar, yüksek makamlara ulaşabilmek için halkın oylarıyla onurlandırılmayı umarak harekete geçiyorlar. Bizim zamanımızda, özellikle de bizim memleketimizde, seçimler sadece belirli kişilerin sahneye çıkmasını sağlayan bir olay haline gelmiştir. Bu kişiler yalnızca seçimlerin cazibesi ortaya çıktığında görünürler; kazandıktan sonra ise unuturlar ve unutulurlar. Onlar için önemli olan, halkın “bilinçli” ve “düşünülerek verilmiş” oylarıyla kısa süreli bir eğlence yaşamaktır.

Trabzon’da uzun zamandır ne belediye başkanı var ne de belediye. Pislik ve lağım suları belki de belediyeyi de sürükleyip götürdü. Şimdi ise belediye seçimlerinin yapılması gibi parlak bir fikir ortaya atıldı. Ancak bu fikir rahatlama ve heyecan yaratmak yerine, aksine birçok soru ve şüphe uyandırıyor. Seçilecek kişi, yalnızca seçim başarısıyla yetinecek mi, yoksa şehrin sayısız ihtiyacına yanıt vermeye çalışacak mı? Şehri kirlilik denizinden temizleyebilecek mi? Aşırı kazanç peşinde koşanları durdurabilecek mi? Şimdiye kadar otoritenin işlemediği yerlerde otoritesini kabul ettirebilecek mi?

Eğer bunları başarabilirse, seçim heyecanı haklı görülebilir. Ama eğer başaramazsa, derhal istifa etmeli ve halkı rahat bırakmalıdır. Zira halk, bu seçim hareketliliğini, Küba’daki seçim hareketliliği kadar umursamaktadır.

Tabii ki, tüm bu seçim hareketliliği yalnızca siyasi partilerle ilgili bir mesele değilse… Eğer öyleyse, onlara iyi eğlenceler diliyoruz!

N.K.


YUNAN-FRANSIZ TÖRENLERİ

Yunan heyetinin başkanı Albay Mazarakis, Fransız işgal kuvvetleri komutanı General Crétien onuruna resmi bir yemek verdi. Yemek, Sofya Kilisesi’nin açılışı vesilesiyle düzenlendi ve Pirlot’ta bulunan Patras’ın 3. Tümeni subayları ile Didimotiko Metropoliti de davetliler arasındaydı.

Yemek sırasında sıcak bir atmosfer hâkimdi. General, Yunanlar arasında olmaktan duyduğu memnuniyeti her şekilde dile getirdi.

Tatlılar servis edilirken Mazarakis şu konuşmayı yaptı:
“Generalim,
İzin verin kadehimi güzel vatanınızın şerefine kaldırayım. Özgürlüğü, eşitliği ve kardeşliği tüm dünyaya yayan ülkeniz, şanlı ordusunun vatanseverliği, cesareti ve azmiyle gösterdi ki, bir ordu yalnızca militarizm ve kaba kuvvetle değil, ahlaki güçlerle ve ruhun yüceltilmesiyle zafere ulaşır.

Yunanistan, Fransa’dan gördüğü desteği hiçbir zaman unutmayacaktır. Tarih boyunca bize yardım eden büyük Fransız dostlarını hep hatırlayacağız. Akropolis’e ilk çıkan General Fabvier, Peloponez Seferi ile Türk baskısını sona erdiren General Maison ve Navarin zaferini sağlayan Amiral Derigny…

Bugün bir başka Yunan dostu daha eklenmiştir: Adaletli ve kararlı yönetiminizle saygımızı ve içten minnettarlığımızı kazandınız. Kilisemizin açılışı, geleceğe dair umut verici bir işarettir.

Bu vesileyle, size ve değerli subaylarınıza sağlık diliyor ve Yunan halkının dostu olarak sizleri selamlıyorum.”**


ATİNA METROPOLİTİ’NİN SEYAHATİNDEN

New York Din Adamları Kulübü, Atina Metropoliti Metaxakis’e büyük bir onur göstererek ona bir ziyafet düzenledi. Törene, tüm mezheplerden beş yüz seçkin din adamı katıldı.

New York Entelektüeller Kulübü’nde düzenlenen yemekte, Amerikalılar Metaxakis’in geniş düşüncelerinden ve Hristiyan kiliseleri arasında dostane ilişkileri güçlendirme arzusundan büyük bir hayranlık duyduklarını dile getirdiler.

İlk olarak Kulüp Başkanı Atterbury söz aldı ve Atina Başpiskoposu’nun burada bulunmasının önemini vurguladı. Ardından Yunanistan’ın ABD Büyükelçisi Rouson, Amerikalı din adamlarının kültürel çalışmalarını öven güçlü bir konuşma yaptı. Sırp Başrahip Dambovits, Slav kiliseleri adına konuşarak, Hristiyanlığın Yunanlar aracılığıyla kendilerine ulaştığını belirtti.

Konuşmalara, Doğu’daki Amerikan misyonlarının yöneticileri de katıldı: Presbiteryen Misyonu Başkanı G. Alexander, Metodist Misyonu Başkanı North, Anglikan Misyonu Başkanı Piskopos Lloyd ve Boston’dan Barton gibi isimler…

New York Kiliseler Federasyonu’ndan Lento da organizasyonun ruhunu yansıtan konuşmalar yaptı.

Daha sonra Profesör Lake, modern Yunanca bir konuşma yaparak Amerika’nın Yunanistan’a ve onun Hristiyan geleneğine duyduğu sevgiyi ifade etti.

Tüm bu konuşmaların ardından Metropolit Metaxakis sahneye çıktı ve ateşli bir konuşma yaptı. Yunan Kilisesi’nin geçmiş ihtişamını, çektiği acıları ve halkının ona neden sadık kaldığını anlattı. Hristiyan misyonları iş birliğine davet ederek, Yakın Doğu’nun Hristiyanlaştırılması çağrısında bulundu.

Metaxakis’in sözleri Amerikalıları büyüledi. Onun üzerinden Yunan ruhunu ve kilisesinin kültürel misyonunu anlamış oldular. Amerikalılar, Yunan ve Protestan kiliseleri arasındaki dostluk bağlarının güçlenmesi konusunda büyük beklentiler içinde olduklarını dile getirdiler.

(Kaynak: Proia gazetesi)

KONSTANTİNOPOLİS’TEKİ KOMİTACILAR

Hükümet, nihayet “İttihat ve Terakki” Cemiyeti’ne karşı katı bir tutum sergilemeye karar verdi. Hâlâ gizlice çalışan ve huzursuzluk çıkarmaya hazırlanan bu cemiyetin üyeleri hakkında Konstantinopolis’te toplu tutuklamalar gerçekleştirildi.

Tutuklananların sayısı 30-35 kişiye ulaşmaktadır. Bunlar arasında Komite’nin genel sekreteri Midhat Şükrü, eski İaşe Bakanı Kemal, eski İzmir valisi Rahmi, Hüseyin Cahit, Cemalettin, H. Adil, Sudi, Komite’nin yetkililerinden Hüsnü, Yahudi Emmanuel Karasu, eski Defterdar Fadıl, Doktor Tevfik Rüştü, Süleyman Numan Paşa, Doktor Rüşdü, Çolak Selahattin, Tevfik Hadi, Milli Ajans müdürü Hüseyin Tosun, esnafların kahyası Memduh Şevket, Enver’in kapı kahyası Derviş, Çolak Selim, Diyarbakır eski vali vekili, Mahmut Paşa ve Vahip Paşa gibi isimler yer almaktadır. Bunlar, son yıllarda Osmanlı tarihine damga vurmuş isimler olup, devleti felakete sürüklemişlerdir.

Bu saygın topluluk, özel olarak gözaltında tutulacak ve sıkı denetim altında yargılanmak üzere yüksek bir özel mahkemeye sevk edilecektir.


PRİNKİPO KONFERANSI

Fransız basını ve bir kısım İngiliz basını, Wilson’un önerisini olumsuz bir şekilde yorumluyor. Öte yandan, İtalyan basını, rekabet ve kıskançlıkları önlemek adına itidalli olunmasını tavsiye ediyor. Ayrıca, Sazonov’un, Wilson’un temsilcilerin Prinkipo Adası’nda toplanmasına ilişkin önerisine olumsuz baktığı ve burayı Doğu’da bir tür diplomatik arınma yeri olarak nitelendirdiği bildirilmektedir. Bolşevikler bu teklifi kabul etmekle birlikte, Prinkipo’nun çok uzak olduğunu savunmaktadır.

Başlangıçta bu konferansın Limni Adası’nda yapılması önerilmişti.
(Kaynak: Neologos Gazetesi)


MÜSLÜMAN OLMAYANLAR İÇİN YARDIM

Amerika’daki Cleveland şehri, Suriye’de açlık nedeniyle mağdur olan Ermeniler ve Hristiyanların desteklenmesi için düzenlenen yardım kampanyalarına 400 bin dolar bağışta bulundu. Amerikan yardım komitesi, Ermeniler, Suriyeliler, Farslar, Yahudiler ve Küçük Asya’daki Rumlara yardım etmek için 100 milyon dolar toplamayı hedeflemektedir.


İZCİLER

“Proodos” gazetesinde, Konstantinopolis’te kurulan izci grubu hakkında şu bilgiler yer almaktadır:
Konstantinopolis yakında Rum izcilerinin birliğine sahip olacak. Bu sessiz girişimin öncülüğünü iki mütevazı öğretmen, Timoleon Mameledzoglou ve M. Kalyvopoulos üstlenmiş olup, konuyla ilgili olarak Yunanistan’daki yetkililere başvurmuşlardır. Yetkililer de bu vatansever çalışmaya hızlı ve istekli bir şekilde destek vereceklerini taahhüt etmişlerdir.

İzcilik için gerekli ekipman ilk fırsatta Yunanistan’dan gönderilecek ve organizasyonun üst düzey denetimi, Yunan Kızılhaçı’nın başkanı Albay Antypas’a emanet edilmiştir.

Bilindiği gibi Jön Türkler de Alman ilhamıyla izci grupları kurmaya çalışmışlardı. Ancak Jön Türklerin bu örgütlenmedeki amacı, Hristiyan gençlerini Türkleştirmek ve militarist doktrini zihinlerine yerleştirmekti. Komitenin çöküşüyle birlikte bu baskı da sona erdi. Şimdi oluşturulan Rum izci birliği, Jön Türk baskısının dayattığı semboller yerine, yürekten bağlı olduğu değerleri taşıyacaktır. Bu organizasyonun amacı, öldürmeye veya öldürülmeye mahkûm bir topluluk yaratmak değil; yeniden yapılanmaya katkı sağlayacak güçlü bir nesil yetiştirmektir.


KONSTANTİNOPOLİS RUM HALKININ GIDA DURUMU

Yunanistan’daki Gıda Bakanlığı, Konstantinopolis’teki Rum nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için oradaki temsilcilikten gelen talebe yanıt olarak ilk fırsatta yiyecek göndermeyi planlamaktadır.


BULGARİSTAN’DA RUM KADINLARININ ÇEKTİĞİ ZULÜM

Bulgar yetkililerinin Rumlara yönelik baskıları aynı şiddette devam etmektedir.
Oğlu zorla Bulgar ordusuna alınan ve ardından firar eden bir annenin, Bulgarlar tarafından yakalanarak çıplak ayakla Sofya sokaklarında yürütüldüğü ve beline bir çan asıldığı bildirilmiştir.

Bunun yanı sıra, birçok firari Rum askerinin annesi de şiddete maruz kaldıktan sonra hapsedilmiştir. Bu meseleyle ilgili olarak, Yunan askeri heyetinin lideri Albay Mazarakis, defalarca Bulgar Başbakanı ile görüşmeler gerçekleştirmiştir.
(Kaynak: Tachydromos Gazetesi)


AMERİKAN BASINI VENİZELOS’U ÖVÜYOR

Amerikan gazeteleri, Venizelos’un savaş sırasında izlediği politikayı övmektedir. “Şu an görünen odur ki,” demektedirler, “Eğer Venizelos, Alman yanlısı krala karşı net bir tutum sergilemeseydi, Müttefikler, ABD etkili bir şekilde yardıma gelmeden önce savaşı kaybedebilirdi.”
(Kaynak: Proia Gazetesi)


KAPİTÜLASYONLARIN GERİ GETİRİLMESİ

İtilaf Devletleri, Türk hükümetinden kaldırılan kapitülasyonları yeniden yürürlüğe koymasını talep etti.
(Kaynak: Proia Gazetesi)


YUNAN BAYRAĞININ GÖNDERE ÇEKİLMESİ

Birkaç gün önce, “Leon” gemisinin kaptanı Bay Mavroudís’in huzurunda, İzmir Rum Hastanesi’nin cephesine, hastaneye yerleşen Yunan Kızılhaçı tarafından, Başhekim Bay Tsounoukas tarafından Kızılhaç bayrağı, diğer doktorlar tarafından ise Yunan bayrağı çekildi. Tören, toplanan kalabalığın tezahüratları eşliğinde gerçekleşti.

TRAKYA İÇİN
Midilli’de görkemli bir miting düzenlendi, konuşmalar ise genel vali ve birçok hatip tarafından yapıldı. Hükümete ve Bay Venizelos’a telgraflar gönderildi.
Batı Trakya’nın Türk milletvekilleri, bu bölgenin Yunanistan ile birleşmesini sağlamaya çalışıyorlar.
(Neologos gazetesi)

Romanya ile Uzlaşma

İtalyan gazetelerinde yayımlanan yarı resmi bilgilere göre, Uzlaşma Güçleri (Müttefikler), Rumen hükümetine eş zamanlı bir bildiri sundular.
Bu bildiride, müttefik hükümetler, Ağustos 1916’da Uzlaşma Güçleri ile Romanya arasında imzalanan ittifak anlaşmasının artık geçersiz ve var olmayan bir anlaşma olarak kabul edildiğini vurgulamaktaydı.
Ayrıca, o dönemde müttefik güçlerin Romanya’nın savaşa katılımına karşılık olarak bazı topraklar vermeyi taahhüt ettiklerini, ancak bu taahhütlerin artık geçerli olmadığını belirtiyorlardı.
İtalyan basınına göre, müttefikler bu adımı, Romanya’ya daha önce vaat edilen Temeşvar’ı (Belgrad’ın kuzeydoğusunda) Sırbistan’a vermek istedikleri için attılar.
Rumen hükümeti ise müttefiklere bu anlaşmanın iptaline dair protesto telgrafı gönderdi ve 1917’de Almanya ve Avusturya ile yapılan barış anlaşmasının zorla kabul ettirildiğini belirterek bu iptalin adaletsiz olduğunu ifade etti.
(Tachydromos gazetesi)


TİYATRO

Eleştiri
Dün bir sağlık, gençlik, sevinç ve coşku kaynağından su içtik. Kulüp salonunda, antik tiyatroların duygularını yaşadık, ulusumuza ölümsüzlük kazandıran satırları keyifle dinledik. Bir elimizle geçmişe uzanırken, diğer elimizle geleceğe yöneldik—bu gelecek sağlıklı, cesur ama aynı zamanda diğerlerinden daha manevi olanlara aittir.
“Akritas” adlı tiyatro ve müzik gösterisi sahnelendi.
Katılım olağanüstüydü. Şehrimizin tüm mahallelerinden insanlar coşkulu bir kalabalık halinde akın etti.
Tüm gösteri, “Akritas” topluluğunun sergilediği bir halk dansı ile başladı. Dans adımları uyumlu ve doğaldı, siren gibi sesler ve coşkuyla parlayan yüzler tüm seyircileri büyüledi. İki dram ve komedi oyununun sahnelenmesi büyük başarıydı. Şiirsel okumalar ve şarkılar mükemmel, kusursuzdu.
“Akritas” bir kez daha büyük bir özveriyle çalıştığını ve bir gün azim, iyilik ve iradenin Dorik bir sütunu haline geleceğini gösterdi.
Elbette sıkı bir eleştirmen, amatör ve deneyimsiz oyuncuların performansındaki kusurları bulabilir, ancak bu oyuncuların doğal yetenekleri ve duyarlılıkları, zamanla mükemmel aktörler haline geleceklerine şüphe bırakmıyor.
Peki bu gösterinin en güçlü, en baskın izlenimi neydi?
Bu izlenimi yalnızca, sahnedeki oyuncuların kıvrak hareketleri ve tiyatro sanatının özünü yansıtan canlı enerjileri vermedi. En güçlü izlenimi, seyircilerin coşkusu yarattı. İzleyiciler yalnızca sahneyi izleyen meraklı gözler değildi. Onların yoğun ilgisi, halkın tiyatroya olan basit ilgisini aşan, büyük bir içsel tutkuyu gösteriyordu.
Bu umut verici gözlem, tiyatro hareketinin öncülerine büyük sorumluluklar yüklüyor.

Ancak “Akritas”ın ilerici üyelerine dostça bir öneride bulunmama izin verin:
Sevgili dostlar, yabancı oyunların seçimi isabetli değil.
Sahnelenen oyunlar derin, ahlaki ve karakterleri betimlemede başarılı olsa da, bize yabancıydı.
Dram ve komedi, seyircinin tutkularını, hareketlerini ve arzularını sadık bir şekilde yansıtmalıdır.
Dünkü oyunlardaki karakter geçişleri sert ve aşırıydı, Yunan karakterine yabancıydı. Bir oyunun içinde öyle bir içsel gerçeklik ve inanç olmalıdır ki, her izleyici kendini bu sahnede tanıyabilsin.

Doğru olan budur, dostlarım. Ahlaki yasalar ve değerler ancak bir halkın yaşamıyla uyumlu olduklarında etkili olabilirler.
Bize, halkımıza ait dramlar ve canlı Yunan komedileri gereklidir.
Emeğiniz, birçok kişi tarafından sevgiyle desteklenecek, birçok kişi tarafından tutkuyla teşvik edilecektir.
Bu şehir, geleceğini gençliğinde görmeyi arzulayan, onun nabzını heyecanla hisseden ve ondan, geçmiş nesillerin karanlık gölgelerden devraldığı kutsal meşaleyi daha parlak taşımasını isteyen bir şehirdir.

İ. Pandiris

PONTUS RUM ŞEHİTNAME DEFTERİ

İMERA
İmera köyünde ve çevresinde işgal öncesi ve sonrası yaşananlar.

Rusların Kelkit-Kegur hattından çekilmesinin ardından, 21 Ocak sabahı, Sürmene, Yamurdere, Vaserna, Tanera vb. bölgelerden gelen 300’den fazla silahlı Türk çetesi, bizden üç saat uzaklıktaki Leri köyünün tüm mahallelerini kuşattı. Kısa süren düzensiz ateş sonucu yaklaşık 14 erkek ve kadın öldürüldü. Çeteler, mahalleleri ele geçirerek yağmalamaya ve her şeyi yok etmeye başladı. Korkuya kapılan köylüler, her şeylerini geride bırakarak o gün köyümüze sığındılar. Misafirperverliğiyle bilinen İmeralılar, 500’den fazla mülteciyi evlerinde barındırarak onlara odun, yiyecek sağladı ve her türlü yardımı yaptı.

Öte yandan, çoğu tanıdık olan bu saldırganlar günlerce köyleri yağmalamaya devam etti. Hiçbir engelle karşılaşmadan ganimetleri atlarla kendi bölgelerine taşıdılar. Kesin bilgilere göre, yağmacılar 300.000 kuruş değerinde hayvan, yiyecek ve eşyayı götürdü.

Bu haberin duyulmasıyla, köyümüz ve çevredeki 20’ye yakın köy paniğe kapıldı. Herkes korku içindeydi. Sürekli olarak diğer köylerden elçiler gelerek ne yapmaları gerektiğini soruyordu. 22 Ocak günü, uzun tartışmaların ardından köyü terk etmek yerine savunma yapmaya karar verdik. Ortak bir toplantıda savunma planı oluşturuldu. Silah taşıyabilecek tüm İmeralılar ve mülteci Lerliler, rahipler ve yaşlılar huzurunda bağlılık yemini etti. İki savunma birliği oluşturuldu; her biri 35 kişiden oluşuyordu ve belirlenen komutanların emrine verildi. Savunma birlikleri için bir karargâh kuruldu. Yeterli olmasa da, Ruslardan ve kaçan ya da malını satan Türklerden ele geçirilen silahlar ve mühimmat bulundu. Akşama doğru her şey hazırlandı ve herkes belirlenen görevine geçti. Bir yönetim konseyi oluşturularak komutanlarla iş birliği yapıldı.

Aynı süreç Kromni ve diğer köylerde de yaşandı. Bu köylerin liderleri sık sık bizimle görüşmeye geliyor, biz de onlara cesaret veriyorduk. Bu köyler arasında Kromni, Parti, Varenu, Pazpen, Polla Mandria, Stavri, Karmut, Hakaksa, Harsera, Halkaton ve Çimera bulunuyordu.

25 Ocak’ta Pelagia’dan (Heryano bölgesinden) 16 silahlı adam köyümüze geldi. Bunlar, askere alınmaktan kaçınmak bahanesiyle Trabzon üzerinden Rusya’ya gitmek istiyorlardı. Ailelerini Argirupoli’de (Gümüşhane) Tanrı’nın merhametine bırakarak kaçmışlardı. İki gün boyunca onlara misafirperverlik gösterdik ve görünüşte onları geri dönmeye ikna ettik. Ancak üçüncü gece aniden Trabzon’a kaçtıklarını fark ettik. Neyse ki Kromni’deki karakolumuzu uyararak, Trabzon’a giden tek geçiş yolunda bu kaçakların silahsızlandırılmasını sağladık.

Çeşitli köylerden kaçan birçok kişi aynı şekilde geri çevrildi. Bu önlemi, onların kaçmasına izin vermenin genel bir göçe, hatta tamamen kaçışa yol açacağını düşündüğümüz için aldık. Ancak, binlerce insan böylesi bir göç dalgasında ne yapacaktı? Yük taşıyacak hayvanları olmadan ve ağır kış şartları altında nasıl hayatta kalacaklardı? Yaşlıları ve yürüyemeyecek durumda olanları bir kenara bırakıyorum. Peki nereye sığınabilirlerdi? Trabzon’a mı? Orada daha iyi bir durumda mı olacaklardı? Daha önce Rusya’ya kaçanların geri dönüşlerinde nasıl perişan olduklarını gördük.

Bütün bu felaketleri göz önünde bulundurarak, bahsi geçen tedbirleri aldık. Ayrıca, saldırganları korkutmak için kasıtlı olarak güçlü silahlarımız ve makineli tüfeklerimiz olduğu yönünde söylentiler yaydık. Buna rağmen, Trabzon Metropoliti Chrysantos’a da başvurduk. Bu yüce din adamı, yalnızca Hristiyanların değil, en zor zamanlarında Müslümanların da koruyucusu olmuştu. Bize cesaret vererek direnişimizi destekledi.

Sonunda, 6 Şubat’ta yanlış anlaşılmaları önlemek için önceden haber verildikten sonra, Argyropolis (Gümüşhane) dağlarından Osmanlı ordusunun geldiği görüldü. Bu haber hem sevinç hem de korku yarattı. Bir yandan süregelen saldırıların sona ereceğini umuyorduk, diğer yandan başımıza ne geleceğini bilmiyorduk.

Bu süreç boyunca jandarmamız büyük zorluklara rağmen nöbet tutmaya devam etti. Arada bir gösteri amaçlı Leri’ye devriye gezdi ve bir seferinde saldırganlarla uzaktan bir çatışmaya bile girdi.

Sonunda, Türk ordusu 50 asker ve 5 subay ile köyümüze geldi. Onları dostane bir şekilde karşıladık. Gerçekten de sekiz gün süren konaklamaları boyunca bir nebze olsun nefes alabildik. Bize artık baskın tehlikesi olmadığını söylediler, ancak yeterli asker bulunmadığı için kendimizi korumaya devam etmemiz gerektiğini belirttiler. Sekiz gün sonra misafirperverliğimizden memnun bir şekilde ayrıldılar. Ancak giderken, topluluk olarak kurduğumuz erzak deposundan 500 okka arpayı da beraberlerinde götürdüler. Bu ‘misafirperverlik’ bize 2000 rubleye mal oldu.

Aynı dönemde, Kromni’de de 60 askerden oluşan bir birlik vardı. Onların masrafları Kromni, İmera ve Parti köyleri tarafından karşılandı. Giderken, her köyden zorla alınan iki yük erzakla birlikte, halkın taşıma için sağladığı atları da götürdüler ve bir daha geri getirmediler.

Bundan sonra, yeni atanan idari memurların köylerimize sürekli ziyaretleri başladı. Her seferinde köylerden iki veya üç yük erzak alıp götürdüler. Bazen de köylerde silah saklandığı bahanesiyle evleri didik didik aradılar ve değerli eşyaları çaldılar. Daha büyük sıkıntıları ve dayakları önlemek için rüşvet vermek zorunda kaldık. Sadece İmera’da bu süreç boyunca rüşvet ve erzak için harcanan para 20.000 rubleyi geçti.

Tüm bunlara rağmen yol güvenliği sağlanamadı. Trabzon’a giden tek yol, idarecilerin gözü önünde haydutlar tarafından kontrol ediliyordu. Yiyecek taşıyan kervanlar ve kadınların sırtlarında taşıdığı mısırlar çalınıyordu.

Mart ayında, Vaserna köyünden Kör Salih adında bir eşkıya, 10 adamıyla köyümüze baskın düzenledi. Amacı köyü yağmalamaktı, ancak gençlerimizin kararlılığını görünce korkarak geri çekildi.

Ağustos ayında başka bir çete Kromni’den 100’den fazla hayvan kaçırdı.

Burada anlatılanlar, yaşadığımız sıkıntıların yalnızca küçük bir bölümüdür. Ve yine de, diğer köylere kıyasla en hafif olanlarıdır.

İmera, 20 Aralık 1919

İMERAYOS

Duyuru:
Dindar halkımıza duyurulur ki yarın, Pazar günü, Aziz Haralambos’un bayramı münasebetiyle, rıhtımın yanında, Aziz Elefterios’un avlusunda bulunan adını taşıyan kilise kutlama yapacaktır. Burada kutsal ayin gerçekleştirilecektir. Akşam duası ise saat 15:00’te yapılacak olup, ertesi gün aynı kilisede bayramın sonlandırılması gerçekleştirilecektir.
Görevliler


“EPOHI” GAZETESİNİN ABONELİK ÜCRETİ ARTIYOR

Epochi gazetesinin yayınının haftada iki kereden üç kereye çıkarılması sebebiyle abonelik fiyatları şu şekilde belirlenmiştir:

  • Trabzon ve çevresi:
    • Yıllık: 380 kuruş
    • Altı aylık: 200 kuruş
  • Taşra bölgeleri:
    • Yıllık: 450 kuruş
    • Altı aylık: 240 kuruş
  • Rusya ve Kafkasya:
    • Yıllık: 75 ruble
    • Altı aylık: 40 ruble
  • Yurt dışı:
    • Yıllık: 70 altın frank

Halihazırda abonelik ücreti ödemiş olan aboneler, abonelik sürelerinin ne zaman sona ereceği konusunda ayrıca bilgilendirilecektir.


TAŞRA HABERLERİ – SURMENE

(Muhabirimizden)
Eğitimli hemşehrimiz Bay Leonidas Kazantidis, birkaç gün önce Batum’dan döndü ve Tsita “Metamorfoz” cemaati fakir öğrencilerinin sıkıntılarını fark ederek, Başrahip aracılığıyla kırtasiye ve kitap alımı için beş lira bağışta bulundu. Bu hayırsever genç adamın örneğinin başkaları tarafından da takip edilmesini umuyoruz. Özellikle şu zor zamanlarda, öğrenciler ve öğretmenler yarı aç ve yarı çıplak eğitim mücadelesi vermektedir.

VEFAT HABERİ:
Tam bir ömür sürmüş olan Tsita “Timios Stavros” cemaati mensubu Eleni Ap. Saulidou (Pugisokis) 3 Şubat’ta vefat etti ve defnedildi. Merhumun hayırsever oğulları, annelerinin anısını yaşatmak için merkezi okula 500 ruble ve Tsita “Timios Stavros” ile Tsita “Metamorfoz” ilkokullarına 100’er ruble bağışta bulundular.
Merhumeye rahmet diliyoruz.

İBİS


KRONİKLER

Altın Bağışlar

Bay Konstantinos V. Eleftheriadis (Haldea bölgesindeki Hairoiana’dan) Mülteci Komitesine 25 lira ve 50 gümüş ruble bağışladı.
Bay Avraam Gr. Papadopoulos (Hairoiana’dan) da 100 ruble bağışta bulundu.
Kendilerini içtenlikle kutluyoruz.

Liman Hareketliliği

Dün Batum’dan gelen İngiliz nakliye gemisi “Simoun”, Zonguldak madenlerinde çalışacak işçileri almak için şehrimize yanaştı.

Tiyatro Geliri Öğrencilere

“Akrítas” Derneği tarafından başarıyla düzenlenen tiyatro gösterisinin geliri 452.000 kuruş olup, hasta öğrencilerin ihtiyaçları için okul idaresine teslim edilmiştir.

“EPOHI” YENİ YAYIN DİZİSİ BAŞLIYOR

Gazete, bugünden itibaren “Pontus’un Yunan Şehitleri” başlıklı yazı dizisini yayınlamaya başlamaktadır. İlk bölüm İmera hakkında olup, sonraki bölümlerde Ardas, Leri, Kerasus, Sürmene ve diğer bölgeler ele alınacaktır.


MÜTTEFİK ESİRLERLE İLGİLİ TALİMAT

Vilayetimiz, Askeri Bakanlık tarafından gönderilen aşağıdaki genelgeyi yayımlamaktadır:

  1. Askeri Bakanlık kararı gereğince, Müttefik esir askerler, ateşkes sağlanır sağlanmaz Müttefik askeri yetkililerine teslim edilecektir.
  2. Hiçbir yerde hasta, firari veya saklanan esir olmadığına dair açık beyan gerekmektedir. Esirlerin nerede, ne zaman ve kaç kişi olarak Müttefik yetkililere teslim edildiğine dair 20 Şubat (yeni takvim) tarihine kadar Askeri Bakanlığa acil telgraf çekilmesi zorunludur.
  3. Esirlerin saklandığı yerleri bildirmeyenler hakkında ağır cezalar uygulanacaktır. Suçlular askeri mahkemeye sevk edilecek ve cezaları ilan edilecektir.

MEVLİT İLANI

10 Şubat Pazar günü, merhum Anastasios Triantafyllidis için yıllık anma ayini düzenlenecektir. Onun hatırasına saygı gösteren herkesin, Aziz Vasilios Kilisesi’nde gerçekleştirilecek bu anma törenine katılması beklenmektedir.

Trabzon, 8 Şubat 1919
Eşi, kızları ve damadı


TİCARİ DUYURULAR

ALEXANDROS LAZIDIS’İN DÜKKANI

  • Lezzetli mezeler
  • Beyaz ve kırmızı şarap
  • Konyak, sirke
  • Her türlü ithal ürünler
  • Perakende ve toptan satış uygun fiyatlarla

Matbaa
Georgios E. Mihailidis

(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)