2. Yıl, Sayı 57
Trabzon, Cumartesi 13 Nisan 1919
Gazete ofisi: Semercilerpaşa Caddesi, Fostiroğlu Bankası’nın yanında, No: 1-2, Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis
PONTOSLULARIN SESİ
Atina’daki Pontos Temsilciliği, Barış Konferansı’na hitaben, özgür bir halkın müttefiklerin ve Amerika’nın adalet duygularına yönelik şu ilham verici ve yüce çağrıyı yaptı:
Argonotların seferinden bu yana bu toprakların yerlileri olan ve İyonya kıyılarından, Avrupa Yunanistan’ından gelerek, bugün Trabzon ve Sivas vilayetlerinde yerleşen Helenler… Milet’in, Megara’nın, Pire’nin ve Boiotia Oinoi’sinin gururlu kolonistleri… Anabasis’in On Binleriyle ayrılmış kardeşlerin selamını paylaşanlar… Onlarla birlikte şanlı seferde savaştık, onlarla birlikte çile çektik. Büyük İskender’in ve Heraklius’un yoldaşları ve müttefikleri… Helen ışığının ilk meşale taşıyıcıları, ama aynı zamanda Hellen-Bizans uygarlığının son öncü savunucuları… Batı’ya yönelen barbar akınlarının ilk habercileri… Düşüp kalkarak, ama her zaman Doğu’yu, yükselişinde de çöküşünde de medenileştirerek… Biz Pontoslular, dünyanın özgürlükçü uluslarının liderleri olarak Barış Konferansı’nda bir araya gelen sizlere sesleniyoruz. Etnik toplulukların haklarını tescil etmek için toplandınız; biz de sizden yalnızca adalet istiyoruz, fazlasını değil.
Bütün insanlığı temellerinden sarsan bu savaş, bizlerde de yok edici etkisinin en derin izlerini bıraktı. Yere serildik, şehirlerimizi ve köylerimizi alevlerin öfkesine teslim edilmiş gördük, halklarımız kışın ortasında en trajik sürgüne ve en alçakça aşağılanmaya sürüklendi. En korkunç çilenin haçını sırtlandık, ama boyun eğmedik; bu haçı demire çevirdik ve dağlarımıza sığınarak canavara karşı yıldırımlarımızı savurduk. Fırtınadan kaçarken, binlerce Pontoslu Kafkaslar’ı aştı ve General Ananias komutasında tugaylar oluşturarak Türklere göğüs gerdik. Ruslar tarafından terk edilen cepheyi desteklemeye çalıştık, çocuklarımızın değerli kanıyla, onursuzca terk edilmiş Rus hatlarını boyadık.
Müttefiklerinize adaleti teslim edin. Halkların kendi kaderlerini özgürce belirleme haklarını bir ilke olarak yüceltenler sizler değil misiniz? Köleleştirilmiş halkların kurtarılmasına inananlar sizler değil misiniz? Barışı, insanlığın meşru haklarının tatminine dayandırmayı hayal edenler sizler değil misiniz? Son olarak, 17 Aralık 1918’de büyük Clemenceau’nun ağzından şöyle diyenler sizler değil misiniz: “Eğer herhangi bir halkı, küçük ya da büyük, açgözlü fetih hırslarının, barbarlığın son yalanlarının ardına gizlenmiş çılgınlığına kurban edersek, büyük misyonumuza layık olamayız.”
Tanrı aşkına, Pontoslulara hak ettikleri özgürlüğü verin.
Pontos Helenizmi adına,
ATİNA PONTOS TEMSİLCİLİĞİ
NOTLAR
NE OLUYOR?
Boğuk protestolar, bastırılmış sesler, gizli düşünceler… Şimdi tüm bunlar, Dörtlü Konferans’ın etrafında patlayan güçlü bir haykırış dalgasına dönüşüyor ve halkların, ulusların kaderini gizleyen bu katı sırları öğrenmek için ısrarla talepte bulunuyor. İnsanlık, savaş süresince tüm sinir gücünü tüketti; heyecanlarla, umutlarla, özlemlerle… Büyük vaatler ve ilahilerle gelen ateşkes, insanlıktan yeni bir sinir gücü talep etti. Bu son fedakârlık da yapıldı. Ama buraya kadar. Halkın ruhunda verecek başka bir şey kalmadı. Ve tam da güçlü liderler her şeyin bittiğini, yarın barışın imzalanacağını duyururken, Fransa’da, İngiltere’de ve her yerde halk temsilcilerinin korkunç bir protestosu yükseliyor: Bu gizemli torbanın içinde ne var, bunu öğrenmek istiyorlar!
Ne olacağı bilinmez. Ama bu durumu tanımlayan şey, sinir bozukluğu, manevi sabırsızlık, düşüncelerin yorgunluğu ve çokça dışavurumdur. Halk fısıldamayı bıraktı. Ne oluyor? Çağın özgür ve huzursuz ruhunun kendisine verdiği hakla, kaderini, ulusal kaderini, ama daha çok insani kaderini öğrenmek istiyor. Ve öğrenecek.
KAYGI VERİCİ İŞARETLER
Önce çekingen, sonra cesur, şimdi ise son derece atak… Avrupa’nın özgürlükçü gazeteleri, Rusya seferine karşı saldırıya geçti ve halkların kaderini hâlâ akılsız, bilinçsiz sürüler gibi yöneten sermayedarlara karşı haykırıyor. Bu gürültü giderek büyürken, İngiltere’de, Fransa’da, Yunanistan’da, İtalya’da işçi yasaları bolca oylanıyor, bakanların ağzından işçilerin kaderine dair vaatler saçılıyor. Avrupa’da oluşan bu kaosta gözlemlenen “kaygı verici” işaretler işte bunlardır ve barış çalışmasının yeni bir yöneliminin sebebidir. Bir yerlerden boğuk, tehditkar bir ses geliyor; bir yerlerden, usulca yaklaşan fırtınanın uğultusu duyuluyor. İnsanlık, devlet politikasıyla toplumsal yenilenmenin çatışmasının her şeyi altüst edip etmeyeceğini sorguluyor.
GEÇ OLMASIN
Tekrar ediyoruz: Bolşevik fırtınası tarafından kovularak Güney Rusya’dan bize gelmeye hazırlanan mültecilerin karşılanması ve bakımı için her alanda sistemli bir çalışma gerekiyor. Kadercilik ve vurdumduymazlık felakete yol açar. Yalnızca felaketin acısını hissetmek yetmez. Akrabalarımızın ve arkadaşlarımızın kaderini düşünmek de yetmez. Öncelikle akrabalarımız ve arkadaşlarımız, gurbette çile çeken soydaşlarımızdır ve onların için bu işe layık ciddi bir girişim harekete geçirilmelidir. Yarın geç olmasın.
VALİ’NİN AÇIKLAMALARI
Vali’nin önceki gün gazete yöneticilerine yaptığı açıklamalar, özellikle bir üst düzey hükümet yetkilisinin, çağın ruhuna ve taleplerine uyum sağlama arzusuyla ortaya koyduğu düşünce ve kararlar olarak bizi etkiliyor. Ne iyi niyet ne de iyi hareket yeter. Bu topraklarda her şeyden önce mücadele, halkın ideolojisine karşı sürekli bir savaş gerekiyor; bu halk, büyük ölçüde eğitimsiz ve yeni insani eğilimlere duyarsız. Masumlara karşı bu kadar vahşice patlak veren günahkâr geçmiş, ne siyasi bir zorunluluğun ne de ulusal bir çıkarın sonucu değildi. Öyle olsaydı, gerçekleşmezdi. Bu, kindar, zehirli ve tehlikeli bir ideolojinin sonucuydu ki ne yazık ki kolayca sönmez. Yeni Vali bir savaşçı olarak geliyor. Mücadele etmeye geliyor. Umarız ve dileriz ki başarılı olur. Bu topraklara derinlemesine bağlı olan bizler, onu coşku ve büyük umutlarla takip ediyoruz.
AHMET RIZA BEY
Neden Görevden Alındı – Gizli Örgütleri – Neler Hazırlıyordu?
Ahmet Rıza Bey, Senato Başkanlığı görevinden alındı; aynı şekilde Senato Başkan Yardımcısı Çoruk-Sulu Mahmut Paşa da görevden alındı. Ahmet Rıza, son zamanlarda çevresine çok sayıda taraftar topladı ve güçlü bir parti oluşturdu; bu partiye pek çok Komitacı da katıldı. Yaklaşan seçimlerde tüm partilerden daha güçlü olacağı anlaşılıyordu. Bu, eski “Teceddüt” adıyla bilinen, şimdi “Milli Parti” olarak anılan, Komitacıların tamamının katıldığı, hükümet tarafından tanınmayan ve dağıtılan bir partiydi. Ahmet Rıza son dönemde tehlikeli görülüyordu, bu yüzden Senato’dan uzaklaştırıldı. Hatta şimdi hakkında bir takip eğilimi olduğu söyleniyor. Kulislerde, Meclis ve Senato’da silah sakladığı, bu nedenle Müttefiklerin, Saraylar, yani Meclis, Senato vb. yerlerin belirli bir süre içinde teslim edilmesini istediği fısıldanıyor. Söylentilere göre Dolmabahçe bile hastane olarak kullanılmak üzere bu talepten muaf değil.
Ahmet Rıza’nın partisinin son dönemdeki faaliyetleri şöyle özetleniyor: İki komite kuruldu: Trakya Komitesi ve Küçük Asya Komitesi. Bu komiteler, eğer buralar Yunanistan’la birleşirse Türklerin sonuna kadar savaşacağını ve öleceğini ilan ediyor (!!) Bu komiteler, Ahmet Rıza’ya, Türklerin Trakya ve Küçük Asya üzerindeki haklarını anlatan bir memorandum sundu ve Paris’e üç üye göndermek için izin istedi. Ancak bu izin verilmedi ve memorandum, Londra’ya iletileceği sözü veren İngiliz Yüksek Komiserliği’ne teslim edildi.
BARIŞ ŞARTLARI AÇIKLANACAK
Paris’ten gelen telgraflara göre, Bay Pichon, Meclis’te, barış şartlarının düşmanla müzakereler başlamadan önce açıklanacağını duyurdu. Bu açıklama, birçok milletvekilinin, barış şartlarının düşmana sunulmadan önce parlamentolarda tartışılması yönündeki talebinin ardından geldi. Alınan kararla, düşmanla tartışılacak şartlar hükümetlerin talepleri değil, halkların iradesi olacak.
PONTOS’UN RUM ŞEHİTLİĞİ
C. HAİRROİANA
(Haldea Bölgesi)
(4. Önceki Sayıdan Devam)
Kün-Patur: 40 haneli, 350 nüfuslu
- Kilise ve okullarda: 15.000 Osmanlı Lirası
- 40 hane, ağıl ve samanlık: 53.000
- 40 hanenin mobilya ve giysileri: 14.000
- Hazır gıda ve bahçe ürünleri: 18.000
- Tahıl, saman, ot ve arı kovanları: 25.000
- 300 koyun ve 200 kuzu: 400
- 400 inek ve manda: 2.800
- 80 yük hayvanı: 1.200
Toplam: 130.000 Osmanlı Lirası
Paputs: 40 haneli, 325 nüfuslu
- Kilise ve okullarda: 14.000 Osmanlı Lirası
- 40 hane, ağıl ve samanlık: 45.000
- 40 hanenin mobilya ve giysileri: 13.000
- Gıda ve bahçe ürünleri: 20.000
- Tahıl, saman, ot ve arı kovanları: 21.000
- 800 koyun ve 600 kuzu: 1.100
- 400 inek ve manda: 3.200
- 120 yük hayvanı: 1.800
Toplam: 120.000 Osmanlı Lirası
Aşağı Pelian: 100 haneli, 700 nüfuslu
- Kilise ve okullarda: 18.000 Osmanlı Lirası
- 100 hane, ağıl ve samanlık: 172.450
- 100 hanenin mobilya ve giysileri: 25.000
- Tahıl, saman, ot ve arı kovanları: 40.000
- 1.800 koyun ve 1.300 kuzu: 2.450
- 1.300 inek ve manda: 9.100
- 200 yük hayvanı: 3.000
- Gıda ve bahçe ürünleri: 30.000
Toplam: 300.000 Osmanlı Lirası
Yukarı Pelian: 50 haneli, 450 nüfuslu
- Kilise ve okullarda: 15.000 Osmanlı Lirası
- 50 hane, ağıl ve samanlık: 90.750
- 50 hanenin mobilya ve giysileri: 20.000
- Gıda ve bahçe ürünleri: 25.000
- Tahıl, saman, ot ve arı kovanları: 30.000
- 1.000 koyun ve 700 kuzu: 1.350
- 700 inek ve manda: 4.900
- 200 yük hayvanı: 3.000
Toplam: 200.000 Osmanlı Lirası
Samiki: 40 haneli, 350 nüfuslu
- Kilise ve okullarda: 18.000 Osmanlı Lirası
- 40 hane, ağıl ve samanlık: 56.000
- 40 hanenin mobilya ve giysileri: 20.000
- Gıda ve bahçe ürünleri: 25.000
- Tahıl, saman, ot ve arı kovanları: 40.000
- 1.700 koyun ve 1.200 kuzu: 2.300
- 900 inek ve manda: 6.300
- 100 yük hayvanı: 1.500
Toplam: 170.000 Osmanlı Lirası
NUBAR PAŞA TRABZON HAKKINDA KONUŞUYOR
“BİZ İSTEMEDİK, VENİZELOS TEKLİF ETTİ”
Hangi Devlet Yaşanabilir? – Büyük Politika – Trabzon Rumları İzmir’e Göçmen mi Olacak?
Atina gazetesi Patris’in Paris muhabiri, gazetesine şu telgrafı çekti:
Bugün size Ermeni Komitesi’nin lideri Nubar Paşa’yı ve Osmanlı’nın eski Dışişleri Bakanı, saygın Ermeni Nuradukyan’ı tanıtıyorum. Trabzon’un ve Pontos kıyılarının Ermenistan’a bağlanması konusunda kurtarılmamış Rumlar arasında ortaya çıkan tepkisel hareket, Yunan kamuoyuna bir açıklama yapılmasını zorunlu kıldı. Bu konuda Bay Nubar ve Nuradukyan, bana şunları duyurmam için yetki verdi:
“Biz bu kıyıları ve Trabzon’u asla talep etmedik. Bay Venizelos bize bunları veriyor. Onu buna iten nedenleri tam olarak bilmiyoruz, ama büyük politikacınızın bu konuda yine büyük bir politika izlediğine inanmak için her türlü sebebimiz var. Şöyle ki: Tüm kıyılar ve Trabzon vilayeti, yapılan hesaplara göre 300.000 Rum’u barındırıyor; oysa kurtarılmamışların önerdiği cumhuriyeti oluşturan bölgede 1.300.000 Müslüman ve Gürcü nüfus yaşıyor ve bu nüfus Hıristiyan Rumlara karşı son derece düşmanca bir tutum içinde. 300.000 Rum, böyle ilkel ve düşman bir milyon nüfusu nasıl yönetebilir? İşte Bay Venizelos’un övgüye değer politikasının özü burada yatıyor. O, bu Rum nüfusunu, Ermenistan gibi dost ve yaşanabilir bir Hıristiyan devlete entegre ederek onların özgür ulusal gelişimini güvence altına almayı düşündü.
Rum nüfusa tamamen ayrıcalıklı bir statü sağlamaya hazırız. Zaten yoğun Ermeni nüfuslar, umarım ve dilerim ki İzmir’i alacak olan Yunanistan’da kalacak. Bu nüfuslar, Ermenistan’da kalan Rum nüfusunun iyi yönetilmesi ve refahı için bir tür teminat olacak. İyi niyetimizin kanıtı, Konferans’a sunduğumuz memorandumlarda Trabzon vilayetini talep etmediğimizi, bunu Bay Venizelos’un bize teklif ettiğini belirtmemizdir. Hatta Pontos cumhuriyetini kabul etmeye hazırız, yeter ki Trabzon’da gerekli çıkışımız garanti edilsin. Bay Venizelos’la görüşmeyi ve bunu ona önermeyi düşünüyorum.
İyi niyetimizin bir diğer kanıtı, 1913’te Büyük Güçler tarafından Trabzon vilayetinde reform talep etmemiz istendiğinde, bu vilayeti altı Ermeni vilayetine eklemeyi reddetmemizdir; çünkü burası Ermeni değildi. Ancak Babıali, altı vilayetteki Ermeni çoğunluğunu bozmak için 1 milyon 300 bin Osmanlı’yı ekledi ki bunların 300 bini Rum.”
Nubar Paşa, Yunanistan’la yakın iş birliği yapmayı içtenlikle arzuluyor ve özellikle Yunan donanmasının iş birliğine büyük umut bağlıyor. Bunu söylerken son derece samimi bir tavır sergiledi ve bugünkü anlaşmazlığı çözerek daha sağlam bir Rum-Ermeni dostluğunun temellerini atmak istediğini gösterdi. Nuradukyan ise, İzmir’in Ermenistan’dan daha zengin olduğu için Trabzon Rumarının İzmir’e güçlü bir göç akımı oluşturacağını düşünüyor.
ALMAN PARTİLERİ
Ne İstiyorlar? – Eğilimleri – Kimler Çoğunlukta?
Ünlü Alman yazar Hermann Fernau, Gazette de Genève’de, Alman halkının bugünkü görüşlerini yansıtan, dolayısıyla bir o kadar ilgi çekici bir makale yayımladı. Makale şöyle:
Almanya’daki devrimin gerçekleşme şekli haklı olarak eleştirildi. Yeni Alman Cumhuriyeti’nin gerçek bir halk devleti mi, yoksa demokratik bir maske altında monarşik bir yapı mı olduğu sorgulanabilir. Alman halkı ne düşünüyor, ne istiyor?
Bir halkın görüşlerini ve düşünme yöntemlerini birkaç satırda özetlemek zor olsa da, 16 Ocak’taki Kurucu Meclis seçimlerinin sonuçlarını temel alarak bunu deneyeceğim. O gün, Alman halkı tarihinde ilk kez büyük siyasi sorunlar hakkında özgürce karar verebildi.
Yeni Kurucu Meclis’in aşırı sağında şu partiler yer alıyor:
Alman Milli Halk Partisi: Aristokrasi, kodamanlar, saray mensupları, generaller, subaylar, sayısız “ekselans” ve “danışman” bu partide. “Ah,” diyorlar, “eğer Liege hattını tutabilseydik, ama devrim her şeyi mahvetti! Yenildik mi? Hayır! Hâlâ dünyanın en önde gelen halkıyız. Bunu yakında kanıtlayacağız. Yeter ki monarşiyi bir an önce restore edelim, orduyu yeniden kuralım ve bir sonraki savaşı öncekinden daha ciddi hazırlayalım. Kahrolsun demokrasi! Ölüm Antant’a!”
Sonuç: 2.739.196 oy, Kurucu Meclis’te 42 sandalye.
Alman Halk Partisi: Bu “halk”, büyük sanayiciler, savaş malzemesi tedarikçileri, bankerler, borsacılar, Yahudi olmayanlar, Lüterci papazlar, milliyetçi ve antisemit “entelektüeller”den oluşuyor. Programları neredeyse aynı, tek fark, bilim ve felsefelerine sızarak savaşları gerekli, kaçınılmaz ve ilahi ilan etmeleri. Almanya savaşta meşru müdafaa içindeydi. Wilson bir şarlatan. Onun programı, bizi uyutmak için korkunç bir bahane olan tehlikeli bir ütopya. Yahudilere ölüm! Yaşasın cesur Wilhelm’in oğlu!
Seçmen sayısı: 1.106.408. Kurucu Meclis’te 21 temsilci.
Hıristiyan Halk Partisi: Güney eyaletlerin köylüleri, yarı işçi, yarı burjuva Katolik unsurlar. Büyük Erzberger’in dileğiyle Londra’yı yok edemedik, halk İngiltere’yi cezalandırmadı, bu yüzden Wilson’ın programını kabul etmek zorundayız. Zaten Hohenzollern’leri, kutsal kilisemizi ezenleri hiç sevmedik. Demokrasi gündemdeyken iyi demokratlar olmamızı engelleyen bir şey yok. Ama demokrasi bir dogma değil. Yeni bir monarşi kurulursa, din karşıtı olmadığı ve Katolikliği koruduğu sürece kabul ederiz. Şimdilik yaşasın demokrasi! Yeni demokrasimiz Katolik olacak.
Seçmen sayısı: 5.368.804. Kurucu Meclis’te 88 temsilci.
Alman Demokrat Partisi: Liberal burjuvazi, küçük ve büyük girişimciler, serbest meslek sahipleri. “Monarşi başarısız oldu, Wilhelm aptal, çünkü yenildi. Görünen o ki haksızca saldırıya geçtik. Bu doğru olmalı, çünkü diğerleri kazandı. Dünya bizden nefret ediyor. Neden? Belçika’da vahşet yaptık, denizaltı savaşı açtık, sürgünler gerçekleştirdik. O halde demokrat olmalıyız ki dünyanın sempatisini kazanalım. Madem istiyorsunuz Bay Wilson, ve madem askeri yenilgimiz sizin büyüklüğünüzü kanıtlıyor, demokrat olacağız. İş iştir. Kahrolsun militarizm.”
Seçmen sayısı: 5.552.936. Kurucu Meclis’te 75 sandalye.
Çoğunluk Sosyalist Partisi: Yarı işçi, yarı burjuva, devrimci gelenekler, reformist çalışma. Fransa’daki sosyal-radikal partiye benzer. “Savaş kredilerini oyladık,” diyor taraftarları, “çünkü Almanya haince saldırıya uğradı. Ama bunu tartışmayalım. Bugün demokratız. Bizi affedin, iyi yönetemiyorsak. Karşıtlık var. Deneyimimiz yok, Bolşevizm pusuda, paramız yok, hammaddeler eksik, her şey eksik.”
Seçmen sayısı: 11.112.450. Kurucu Meclis’te 163 sandalye.
Bağımsız Alman Sosyalist Partisi: “Çoğunluk sosyalistleri hain,” diyor bu partinin taraftarları, “çünkü savaş kredilerini oyladılar ve sermayedarların çıkarına çalıştılar. Devrime katılmadılar, devrimi biz yaptık. Sosyalizmi yok ediyorlar. Çoğunluk sosyalistleri burjuvayla ittifak yapıyor. Kahrolsun burjuva!”
Seçmen sayısı: 2.186.308. Kurucu Meclis’te 22 temsilci.
Spartak İşçi Komünist Partisi: Bolşevik programı var, devleti reddediyor, seçimlere ve parlamentoya katılmıyor, komünist idealleri savunuyor, Sovyetler istiyor vb.
Ve işte… Rakamlarla Alman halkının entelektüel yapısı.
İTALYA’NIN… “KARDEŞLİĞİ”
İzmir’deki Rum unsurundan oluşan bir komite, İtalya Başbakanı Bay Orlando’ya bir memorandum hazırladı. Memoranduda, İzmir’deki İtalyan subayların, geçtiğimiz günlerde tiyatroda yapılan Türklerin Rum karşıtı toplantısına gösterişli bir şekilde katıldığından şikayet ediliyor. Diğer müttefik orduların subayları, davet edilmelerine rağmen katılmamışken, İtalyanların bu tavrı dikkat çekiyor.
DUYURU
Sağlık Ocağımız bildiriyor: Yeni çiçek hastalığı serumu geldi. Aşılanmamış olanlar veya aşılarının üzerinden üç yıl geçmiş olanlar, serum almak için sağlık ocağına başvurmalıdır.
NUBAR PAŞA KONUŞUYOR
Paris’teki Ermeni temsilcisi Bogos Nubar Paşa, Le Matin gazetesine, soydaşlarının taleplerini açıklarken şunları söyledi:
“Artık kimse, ne Ermenilerin ne de bizim gibi aynı barbarlığın kurbanı olmuş diğer halkların, zalimlerin egemenliği altında bırakılabileceğini düşünemez. Araplar, zaferleriyle bağımsızlıklarını kazandılar. Suriyeliler, İsrailliler, Yunanlılar, tıpkı bizim gibi çilelerinin sona ermesini talep ediyor. Yunanlılardan bahsettim, özellikle Küçük Asya’dakileri kastediyorum; bizi onlara bağlayan köklü bağlar, son katliamlarda onların da kurban olmasıyla daha da güçlendi ve ortak şehitlerimizin kanıyla pekişti. Yunanistan’da milletimizin gördüğü sempati ve Yunan Parlamentosu’nun bizim için yaptığı resmi destek açıklaması, aramızdaki dayanışmanın büyüklüğünü kanıtlıyor. Şüphesiz, Yunanlılar ve Ermeniler aynı ideali paylaşıyor. Özlemlerimiz paralel bir akışta ilerliyor ve aynı despotik boyunduruğun kurbanı olmuş bu iki halk, gelecekte verimli ve onarıcı bir ortak çalışma için kardeşçe anlaşacak. Gerçekten, onları ayırabilecek hiçbir şey göremiyorum. Trabzon meselesi bile, Ermenilerin Karadeniz’e bir çıkış elde etmesi için elzem olsa da, bir ayrılık yaratamaz. Yunanistan’ın kaderini yöneten büyük devlet adamının geniş vizyonu ve keskin zekası, bu konuda bize güvenli bir teminat sunuyor.”
ALMANYA KABUL EDİYOR
Dünkü bir telgrafa göre, Almanya, Müttefiklere önerilen barış şartlarını kabul ettiğini bildirdi.
ERMENİLER PROTESTO EDİYOR
Paris’teki Ermeniler ve Ermeni dostları, büyük bir toplantı düzenleyerek, Fransız basınında bazılarının Ermenilerin yalnızca Ermeni çoğunluğun olduğu bölgelerle sınırlı bir devlet kurmaya razı olması gerektiği fikrine karşı çıktı. Birçok hatip, bağımsız büyük bir Ermenistan kurulması için konuştu. Toplantıya katılan Bay Venizelos, coşkuyla alkışlandı. Bazı gazetelere göre, Bay Wilson, Birleşik Devletler’in Milletler Cemiyeti’nin yetkisiyle Ermenistan’ı yönetmeyi kabul etmeye hazır olduğunu belirtti.
“YENİ YUNANİSTAN”
Atina’daki Nea Ellas gazetesi, “Trabzon’dan Selam” başlıklı yazısında, Epochi’in yazılarından ve genel programından övgüyle bahsediyor ve gazetenin misyonunu, Pontosluların ulusal taleplerinin en açık ifadesi olarak görüyor. Mevcut Rum hükümetine muhalif olan ve tüm Rum meselelerini katı bir dürüstlükle ele alan, diğer gazetelerin endüstriyel haber anlayışından sıyrılan bu saygın gazetenin bizim için çok değerli olan bu görüşü, bizim için büyük bir onur ve entelektüel Rum başkentinden gelen sevinçli bir selamdır. Nea Ellas’ın son sayıları, Pontos meselesine dair güçlü yazılarla dolu.
MISIR’DAKİ KARGAŞA
Lord Curzon, Mısır’daki kargaşalarla ilgili olarak düzenin yeniden sağlandığını belirtti. Kargaşalar, İsviçre ve Konstantinopolis merkezli Mısırlı devrimci bir partiden kaynaklandı; bu parti, Alman ve Bolşevik paralarıyla finanse ediliyor. Yakalanan isyancılar kurşuna dizildi. Mısırlılar, daha geniş idari ayrıcalıklar talep ediyor.
KRONİKLER
VALİ’NİN AYRILIŞI
Bugün, limanımızda demirli sahil botuyla, Ekselansları Vali, jandarma organizatörü Fransız Bay Ansery ile birlikte Rize’ye hareket ediyor.
AMERİKAN KIZILHAÇI
Şehrimizdeki Amerikan Kızilhaç’ı, belediye ile birlikte şehir temizliği için faaliyetlerini sürdürüyor. Dafnunda sahili temizlendi ve mahallenin kanalizasyonlarında gerekli onarımlar yapıldı.
GECE HAYATI
Polis, kahvehanelere ve meyhanelere gece çalışması için izin verdi.
ZOODOKHOS PİGİ BAYRAMI
Dün, Zoodokhos Pigi (Hayat Veren Pınar) Bayramı vesilesiyle, Theoskepastos Manastırı’nda büyük bir kalabalık toplandı. Kalabalık, ardından Boztepe tepesine çıktı.
DOKTOR FAZIL FEVZİ
Göz Hastalıkları Uzmanı
Her gün (Cuma ve Pazar hariç) 14:00-17:00 saatleri arasında hasta kabul ediyor ve her türlü göz ameliyatını gerçekleştiriyor. Uzun Sokak, eski Teofilaktos Kliniği.
DAFNUNDA HAMAMI
Her Gün Açık
- Erkekler için: Salı, Çarşamba, Cuma ve Pazar günleri tüm gün.
- Kadınlar için: Pazartesi, Perşembe ve Cumartesi, yalnızca öğleden sonra, saat 17:00’den itibaren.
Temizlik ve hizmette eşsiz
Paskalya nedeniyle, Büyük Cumartesi gecesi hamam açık olacak.
YUNAN OTELİ VE KAHVEHANESİ “RİVİERA”
Periklis Fotiadis, Batum
Loris-Melikofskaya No: 9
Havalandırmalı odalar – Temizlik – Özenli hizmet
Seyahat edenlere özellikle tavsiye edilir.
HİLAL ECZANESİ
Tüm kimyasal analizler yapılır.
Doktorlara ve tüccarlara tavsiye edilir.
DOKTOR YORGOS HİLLİS
Dahiliye ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı
Her gün Bay Yosifidis’in “Hilal” eczanesinde hasta kabul ediyor.
BAYAN KALLİOPİ SVARTZ
Konstantinopolis’ten dönen Bayan Kalliopi, Fransızca ve Yunanca derslerine devam ediyor. Bilgi için kendisine başvurulabilir.
OTEL VE KAHVEHANE “BİZANS”
Eftimios Siamanidis ve İlias İliadis
Metohiu Sokağı
Havalandırmalı odalar – Temizlik – Özenli hizmet
Yanındaki bahçede en iyi aile toplantıları düzenlenir.
DUYURU
Kiahi-oğlu Hamamı’nın arkasındaki sokakta, Eschatiroğlu Zadet Safet Bey’e ait açık arazi, ayrıca Arnaut Kardeşler’in evinin karşısındaki Zadet’e ait bir arazi ve eskiden han olan başka bir arazi satılıktır. Bu arsaları satın almak isteyenler, Osmanlı Kamu Borcu Dairesi memuru Bay Muratcan Zadet Ali Bey’e veya matbaacı Bay G.E. Mihailidis’e başvurmalıdır.
DUYURU
Değerli müşterilerime ve arkadaşlarıma duyururum ki, dört yıllık bir aradan sonra Atina’dan döndüm ve Konstantinopolis’te ticari faaliyetlerime devam ediyorum. Çevrenin bana eskisi gibi güven ve saygıyla yaklaşacağına dair içten bir umut taşıyorum.
Konstantinopolis, 31 Mart 1919
Petros H. Mouzenidis
OTEL “BRISTOL”
Bayan Sofya Papadopoulou
(Fransız Konsolosluğu yanı)
Havalandırmalı odalar – Özen – Hizmet
Seyahat edenlere özel tavsiye
KİRALIK OFİSLER
Merkezi konumda, havadar ve güneşli ofisler kiralıktır. Bilgi için bize başvurun.
Matbaa
Georgios E. Mihailidis
(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)