İçeriğe geç

SAYI 56, 11 Nisan 1919, Perşembe

2. Yıl, Sayı 56
Trabzon, Perşembe 11 Nisan 1919

Gazete ofisi: Semercilerpaşa Caddesi, Fostiroğlu Bankası’nın yanında, No: 1-2, Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis


BANA GÜVENİN

Fransa Cumhuriyeti Başbakanı, Yunan meseleleriyle ilgili şöyle dedi:
“BANA GÜVENİN”

Büyük Güçler Konferansı önünde Yunan meselelerinin hamiliğini kendi inisiyatifiyle üstlenen değerli ve yaşlı Fransız Başbakanı’na minnettarız. Ancak, bu minnettarlığımızın zerresini eksiltmeden şunu da söylemek isteriz: Bizler, bir insanın sempatisine değil, adalet ilkelerine dayanmak istiyoruz. Bu uzun ve çetin mücadele, insanlığın köle olduğu eski yasaları sarsmak için başlatılmıştı. Pek çok insanın kaderini bir kişinin iradesi değil, milletlerin kendi iradesi belirlemeliydi. İşte bu yüzden, ebedi özgürlüklerin bayraktarları olan devler arasında, hâlâ kapanmamış yaralarıyla Yunanistan da yer aldı. O, milyonlarca Yunanın asırlardır susadığı, korkuyla sindirildiği, en sefil zincirlerin altında ezildiği bir özgürlüğü hayal ediyordu. Ve Yüce Tanrı, ortak silahları kutsadı; Yunan kanı, bir kez daha Makedonya’nın kutsal toprağını suladı. Halklar bayram etti, özgürlükler ise bunca geceler boyunca beklenen şafağı kutladı.

İşte o zaman kutsal programın uygulanmasına başlandı. Milletler yabancı boyunduruklardan kurtarılmalıydı. Alsace ve Lorraine yakın olduğu için, ateşkesin ilk haberiyle, ilk sevinç gözyaşlarıyla, insanlığın ilk umutlarıyla özgür bırakıldı. Trieste de, farkında olmadan inlediği anlaşılan Trieste, özgürleştirildi. Alman kolonileri, Polonyalılar, Çekler, Çekoslovaklar özgürleştirildi. Özgürlüğü günler ve yıllar boyunca uman tüm halklar, tüm ülkeler özgür bırakıldı; hatta kölelikten hiç rahatsız olmayanlar bile. Ama Yunanistan beklemeli. Zaferleri varsa da, dün müttefik, doğal bir müttefik, herkesin ihtiyaç duyduğu, herkesin büyük görmek istediği, tarihi olan, yükümlülükleri olan, ulusal programı tamamlanmamış bir Yunanistan, bayraktarların yemek yediği bu anda uslu uslu oturmalı. Zaferleri yeterli değil, diyor Metropolit; “On ikinci saatte geldi.” Köle Yunanlıların “Hosanna” haykırışları yetmiyor, diyor Amerika; “Halk oylaması yapılmalı.” İtalya, Rodos’ta ve On İki Adalar’da, bizim Rodos’umuzda, bizim On İki Adalar’ımızda otururken karşılıklı yükümlülüklerden bahsediyor. Ve Yunanistan’ın dostu Bay Clemenceau, bu mücadeleyi üstlenmek istiyor ve tüm huzursuz millete şöyle sesleniyor: “BANA GÜVENİN”

Size mi? Siz gerçek bir özgürlük savaşçısı, çok büyük ve çok güçlü bir lidersiniz. Ama ya yarın bir başka anarşist, bir başka çılgın ortaya çıkarsa, Yunanistan ne olacak? Ya yarın siz hastalanır, Bay Venizelos yeterince iyi konuşamaz, Bay Politis yeterince güçlü argümanlar sunamaz, Bay Sotiriadis Balkanlar’ın haritalarını yayımlarsa, zaferinize umut bağlamış halklar ne olacak? Özgürlükler için haçlı seferi düzenlediğiniz halklar ne olacak? Ateşkes gününü soluk almak için bekleyen nüfuslar ne olacak? Bugün her Yunan yüreğini, her düşünceyi sıkan bu sorular işte bunlardır. Çünkü yıllarca sizin Alsace ve Lorraine’iniz için savaşmayı öğrenmiş her Yunan yüreği, sizin cesur ordularınızın şehirlerinizi özgürleştirdiğinde sevinç çığlıkları atmış, bu şehirler sizi elli yıl beklemişken, kendi Alsace’lerini de dört yüz yıldır bekleyen kutsal bir anı özlüyor.

Madem bu mücadele bir adalet mücadelesiydi, madem bu mücadele ilkeler içindi, madem tüm halklar, tüm insanlar, hatta yenilenler bile kazandı, neden yalnız Yunanlılar özgürlüklerini pazarlık etmek zorunda? Neden yalnız Yunanlılar, mücadelelerinde kendi kanlarına, kendi haklarına ya da sizin ilkelerinize değil, kişilere, insanlara, dostlara borçlu olmalı? Neden bizi yine bir Hellen dostuna, bir kraliyet gezisine, bir prens düğününe ya da bir yabancı politikacının gülümsemesine umut bağladığımız o çağa geri götürüyorsunuz?

Savaştık mı? Kazandık mı? Hakkımızı verin. Hakkımız, sizin mücadelenizin kutsanmasıdır; dünyanın kanıyla yazılan kutsal programın fiilen uygulanmasıdır.
N.K.


NOTLAR

GERÇEĞİ GİZLEMEYİN

Yurtdışındaki bazı meslektaşlarımızın, Güney Rusya’daki son olayların gerçeğini halktan gizlemek için her türlü kılıfı kullanmaya çalışması bizde en kötü izlenimi bırakıyor. Bizce, Yunan kamuoyunun bilincine açılacak yolun bu olup olmadığı sorgulanmalı. Gerçeği gizlemeyin. Rusya’daki Yunan seferi başarısız oldu. Bu “devlet” politikasının başarısızlığından daha büyük bir felaket, Odesa’dan Kerç’e kadar tüm Güney Rusya’daki Yunanlıları silip süpürüyor. Yüz binlerce soydaşımız, mallarını, mülklerini terk ederek Selanik’e, Pire’ye kaçıyor. Bolşevikler ise, kendi iddialarına göre her Yunanlıyla amansızca savaşmak için nedenleri olduğunu söyleyerek, devasa devrimlerinin bilinen hızıyla ulusal bedene saldırıyor. Sanki hâlâ verdiğimiz ve vermekte olduğumuz sınırsız fedakârlıklar yetmezmiş gibi!

DAYANIŞMA SİLAHLARINA

Bize yıldırım gibi çarpan haberler, korkunç sırlar, Güney Rusya’daki Rumların durumunu kritik, hatta yıkıcı olarak gösteriyor. Çoğunluğu Pontus’tan, Trabzon’dan, Giresun’dan, Rize’den gelen Rum mülteciler, Bolşevik intikamının hayaleti tarafından kovularak Kafkas limanlarına ulaşıyor. Yeni görevler bizi çağırıyor. Doğu’nun çilekeş Yunanlıları için yeni mücadeleler. Bu inanılmaz ve hayal edilemez yeni durum, tamamen hazır olmadığımızı itiraf etmemiz gereken ağır sorumluluklar doğuruyor. Ama yapılabilecek az şey bile erken yapılsın. Geçmişin acı tecrübesi bize çok şey öğretti. Yunan toplulukları, kısa süre içinde yurtsuz mülteci Rumları karşılamak için kusursuz bir organizasyon ve yeterli araçlarla hazırlanmalı. Acıya kapılmayalım. Şimdi çalışma zamanı; ısrarcı ve dikkatli bir çalışma zamanı. Pontos Rumları, ulusal dayanışma silahlarına çağrılıyor. Bu parolayı Trabzon vermeli!

YORULMUŞ HALK

Tam da halkımızın dikkati Barış Konferansı’nın kararlarına odaklanmışken, tam da halk ruhunda haksız ve düşüncesizce uzatılan, mahkûm edilmiş bir rejim yüzünden huzursuzluk doğarken, tam da sabır, bekleyiş ve umut mücadelesi verilirken, bu yeni ulusal macera, bunu hissedenler için acı bir yalanlama olarak geliyor. Halk yoruldu. Ama umutsuzluğa kapılmadı, hayal kırıklığına uğramadı, kaderci olmadı. Ulusal ruh için umutsuzluk ve hayal kırıklığı, onunla bağdaşmayan yabancı unsurlardır. Yunan halk ruhu için ulusal maceralar, ne kadar sert olursa olsun, inat ve bağlılık tohumları eken, Yunan zaferinin üstünlüğüne olan sarsılmaz inançla güçlendiren bir ilaçtır. Bizim için kader, sürekli bir mücadele ördü. Tüm olaylara sabırlı ve soğukkanlılıkla bakalım ve zaferin cesur yüreklere taç giydirdiğine inanalım.


GAZETELER NE YAZIYOR

RUSYA SEFERİNE DAİR YUNAN GÖRÜŞLERİ

Fransız gazetesi L’Humanité, “Yunanistan Ukrayna Seferine Karşı” başlıklı yazısında şunları aktarıyor:

Bilindiği üzere, Selanik’teki Fransız birlikleriyle birlikte General Franchet d’Espèrey, Denikin’in gönüllü ordusunu desteklemek ve Bolşeviklerle savaşmak için Odesa’ya birkaç Yunan tümeni gönderdi. Bu “istismar” Yunan kamuoyunda nasıl karşılandı? Genel olarak protestolara yol açtı ve yalnızca subaylar bundan memnun kaldı. Sosyalistler, doğal olarak bu sefere şiddetle karşı çıktı. Rizospastis gazetesi, bunun bir ulusal mesele değil, partizan bir mesele olduğunu, halkın çoğunluğunun bu durumu açıkça kınadığını yazıyor. Sosyalistlerin dışında burjuva gazeteleri de var: Patris, halkın aşırı yorgunluğundan ve dinlenme arzusundan bahsediyor; Nea Ellas ise Büyük Güçlerin çıkarları uğruna Yunan askerlerinin kurban edilmesine karşı çıkıyor.

Nea Ellas şöyle yazıyor: “Diplomasi uğruna Bulgarların ve Türklerin sağ bıraktığı tüm Rumları mı kurban edeceğiz? 19 Kasım’ın birkaç kurbanının kanını temizlemek için Ukrayna’da binlerce canı mı feda edeceğiz? Bin Rumun hayatı bir İngiliz ya da Fransız kadar mı değerli? Ruslara verilen milyarlarca borç tehlikede diye, Yunanistan cesur evlatlarını Ukrayna’ya, sonra Tanrı bilir nereye göndermeli mi ki müttefiklerin özgürlüğünü garantilesin?” Ve L’Humanité ekliyor: “Bu satırları yazan gazete sosyalist değil.” İşte generallerimizin politikası her yerde bize dostlar kazandırıyor! Çekoslovakları Sibirya’da, Yunanlıları Ukrayna’da kullandılar, şimdi de Polonyalıları kullanmaya hazırlanıyorlar. Peş peşe gelen başarısızlıklar onları caydırmayacak. General Franchet d’Espèrey, Niessel, Janin ve diğerleri, bu ülkelerde Fransa için tuhaf bir propaganda yapıyor; savaş sonrası bu propagandanın meyvelerini toplayacağız.

RUM-ERMENİ DEVLETİ

Pontos’u da kapsayacak bir Rum-Ermeni devleti kurulması için görüşmeler yapılıyor. Bu devlete dahil olan milletler tam ulusal bağımsızlık elde edecek, yalnızca ortak gümrük tarifeleri olacak. Pontos temsilcileri, Milletler Cemiyeti’nin himayesini ve Yunanistan’ın vekâletini talep eden yeni bir memorandumu Konferans’a sundu.

ALMANLAR TEHDİT EDİYOR

Times gazetesinin Berlin’deki özel muhabiri, güvenilir bir kaynaktan öğrendiğine göre, Dışişleri Bakanı Kont Brockdorff-Rantzau’nun Bolşevikizmi aktif olarak desteklediğini, böylece Müttefikleri zor durumda bırakmayı amaçladığını bildiriyor. Weimar Ulusal Meclisi’nin gizli bir komitesinde, Bolşevikizmin Almanya için Müttefiklere karşı en iyi silah olduğunu söylediği belirtiliyor. Ajanlarının Münih’teki darbeyi düzenlediği şüpheleri var.

NEDEN YENİLDİLER?

Times’ın Yekaterinodar muhabiri, Güney Rusya’nın çöküşünün ve kaybının, Denikin’in birliklerinin cesaretinin kırılmasına bağlı olduğunu telgrafla bildirdi. Not: Denikin, eski rejimi temsil eden gönüllü ordunun kurucusudur.

MISIR’DAKİ DURUM

İngiliz gazeteleri, Mısır’daki durum ve İngiliz yönetimini bozmayı amaçlayan Türk entrikaları hakkında bilgilerle dolu. Times, İngiliz yönetimi için bir tehlike olmadığını, çünkü İngiltere’nin Doğuda güçlü kuvvetlere sahip olduğunu yazıyor. Ayrıca, Mısır ve Sudan Yüksek Komiseri General Allenby, İskenderiye’ye ulaşmış ve bu tür hareketleri bastırmak için bu kuvvetleri kullanacak.

ALMANLAR VE RUSLAR

Daily Telegraph, Paris’ten, Dillon’ın, Rusya ve Almanya’nın ekonomik iş birliği yaptığını ve bu iş birliğinin bir ittifaka dönüşeceğini ortaya çıkardığını bildiriyor.

LÜKSEMBURG’UN KADERİ

Fransız gazeteleri, Lüksemburg’daki son siyasi anomaliler ve Büyük Düşes Adelaide’in tahttan indirilmesi üzerine, halkın istediği siyasi rejimi belirlemek için bir halk oylaması yapılmasına karar verildiğini yazıyor. Bu oylama, önceki gün, ülkede bulunan Amerikan birliklerinin gözetiminde yapıldı. Büyük Dükalık’ın başkentinde şimdiye kadar bilinen sonuçlar, 2800 oyun Fransa ile birleşmek, 100 oyun Belçika ile birleşmek yönünde olduğunu gösteriyor. Kalan oylar ülkenin özerkliğini istiyor.

NASIL KEFARET ÖDEYECEK?

İngiliz Savaş Bakanı Winston Churchill’in önceki günkü açıklamaları oldukça anlamlıydı. Churchill, Başbakan’ın kendisine Kuzey Rusya’da faaliyet gösteren İngiliz birliklerini rahatlatmak için gerekli tüm önlemleri alma yetkisi verdiğini duyurduktan sonra, Bolşevikizmin dünya tarihindeki en kötü tiranlık olduğunu vurguladı. Şimdi, dedi, Almanya’ya işlediği suçların kefaretini ödeme yolu açılıyor. Bolşevikizmle savaşarak ve ona karşı bir kale haline gelerek, Alman Cumhuriyeti, medeni dünyayla yeniden birleşme yolunda ilk adımı atabilir. “Eminim,” diye devam etti, “cesur zafer sahibi askerlerimiz, Almanya’nın beslenmesi ve İmparatorluk Hükümeti’nin biriktirdiği yıkımları onarmaya zorlanması gerektiğini söyleyecektir.” Ancak bu arada, İngiliz ordusu, Ren Nehri kıyısında, Almanya’nın makul ve adil şartları yerine getirmeyi reddetmesi ya da kötü niyet göstermesi durumunda uyanık olmalı.

TÜRK MESELESİ

1 Nisan tarihli bir Atina gazetesinde okuyoruz: Güvenilir bilgilere göre, dört Büyük Güç lideri, önümüzdeki hafta özellikle Asya Türkiyesi’yle ilgili Türk meselesinde nihai kararlar alacak. Ayrıca, Milletler Cemiyeti’nin Suriye, Filistin ve Mezopotamya’nın yönetimi için çeşitli Güçlere vereceği yetkiler konusunda görüş alışverişinde bulunulacak. Resmi Fransız ve İngiliz çevreleri, Dörtlü Konsey’in bu konuda anlaşmaya varacağına ve Doğuya özel bir inceleme komisyonu göndermeye gerek kalmayacağına inanıyor.


ABONELİK ÜCRETLERİ

Trabzon ve Çevresi
Yıllık: 380 kuruş
6 Aylık: 200 kuruş

Taşra
Yıllık: 450 kuruş
6 Aylık: 240 kuruş

Rusya ve Kafkasya
Yıllık: 75 ruble
6 Aylık: 40 ruble

Yurtdışı
Yıllık: 70 Altın Frank


FRANSIZLARDAKİ HUZURSUZLUK

Meclis ve Senato Karıştı – Clemenceau’nun Durumu

Üç yüz Fransız milletvekili, Başbakan Clemenceau’ya bir mektup göndererek, barış şartlarının, rakip devletlerin temsilcileriyle duyurulmadan ve tartışılmadan önce kendilerine bildirilmesini talep etti. Fransız gazetelerine göre, Clemenceau bu talebe uymayı reddetti. Benzer bir girişim, İngiliz Avam Kamarası’ndan 400 milletvekilinin Başbakan Lloyd George’a bir mektup göndermesiyle yapıldı.

Fransız gazetelerinin, Clemenceau’nun 300 milletvekilinin talebine uymayı reddettiği yönündeki haberlerine rağmen, milletvekilleri arasında gözlenen isyan nedeniyle geri adım atması muhtemel. Barış şartlarının, Clemenceau tarafından Fransız Meclisi’nde özel bir gizli oturumda duyurulması bekleniyor.

İngiliz Görüşü

Times, barış şartlarının imzadan önce duyurulmama olasılığını ele alan bir başyazıda, bu taktiği Müttefiklerin defalarca ilan ettiği ilkelere uygun bulmayarak protesto ediyor. Yazara göre, antlaşmayı hazırlayanlar, bunun imzalanmadan önce yayınlanmasını istemiyorsa, bu, şartların iyi olmadığını ve adalete dayanmadığını gösterir.

Senatonun Manifestosu

Fransız Senatosu’nda, Barış Konferansı üzerine uzun bir tartışma yapıldı; özellikle Alman işgali nedeniyle büyük zarar görenlerin tazmin edilmesi ve Fransa için güvenli bir sınır hattı belirlenmesi gereği vurgulandı. Sonunda, Senato’nun görüşünü ifade eden bir manifesto sunuldu ve oybirliğiyle kabul edildi. Bu manifesto, Fransa’nın tamamının, zaferi hak eden bir antlaşma hazırlanması, dünyada barışı, güvenliği ve adaleti gerçekten tesis edecek bir antlaşma isteğini dile getiriyor. Manifesto ayrıca, Konferans’ın, zarar gören milletlerin yeniden inşa edilebilmesi için düşmandan yeterli tazminat ödemesini talep etmesini ve bu büyük savaşı başlatanlara, tarihin kaydettiği en korkunç suçlardan sorumlu olanlara örnek cezalar verilmesini istiyor. Bu manifesto, Senato Başkanı tarafından Fransız Hükümeti’ne ve Dörtlü Konsey’e sunuldu.


ODESSA’NIN İŞGALİ HAKKINDA

GÜNEY RUSYA’DA NELER OLUYOR?

Bir süredir dolaşan, Odessa’nın işgali, Kırım’daki kargaşa ve oradaki Yunanlıların felaketiyle ilgili söylentiler ne yazık ki doğru çıktı. Odessa, Müttefik birlikleri tarafından terk edildi ve Bolşevik ordusu şehre girerek her şeyi yağmaladı, yok etti. Limandaki gemiler, kaçan nüfusu almayı zar zor başardı, milyonlarca frank değerinde sayısız malı geride bırakarak. Özellikle Atina ve Pire piyasaları, kumaş, deri, konyak, yağ ve zeytin gibi 100 milyonun üzerinde değere sahip mallarla ilgilendiği için ciddi bir darbe aldı. Hiçbir ton mal kurtarılamadı; gemiler yalnızca Odessa sakinlerini taşımak için kullanıldı. Romanya’dan gelen özel bilgilere göre, tüm mallar Bolşevikler ve Odessa’daki diğer unsurlar tarafından yağmalandı.

Tüm soydaşlarımız şehri terk etti. İstanbul’da kalmaları yasaklandığı için Selanik ve Pire’ye yöneliyorlar. 1 Nisan’a kadar Selanik’te toplanan Odessa mültecileri 8 bine ulaştı. Yunanistan’da bu mültecilerin bakımı için yoğun bir hareket başladı. Hükümet ve muhalefet basını, yeni mültecilerin toplanması için hükümetten hızlı bir müdahale talep ediyor. Durumun vahametini gösteren bir detay, Atina basınının Rusya seferinin başarısızlığını derin bir acıyla karşılaması ve bu konuda çeşitli yorumlar yapması. Selanik’teki Yunan Genelkurmay’ının Odessa’nın tahliyesiyle ilgili resmi açıklaması, Atina gazetelerinde sansür tarafından silindi, ancak Selanik gazetelerinde yayımlandı. Çağ’ın İstanbul’dan aldığı özel bilgilere göre, Odessa mültecileri arasında çok sayıda Pontuslu ve Trabzonlu var; bunlar Yunanistan’a gitmek zorunda kaldı. Öte yandan, Batum ve Kafkasya’nın diğer noktalarından gelen haberler, Kırım’daki Yunanlıların durumunu kritik olarak gösteriyor; burada Bolşevik başarısının yayıldığı ısrarla söyleniyor. Yevpatoria, Simferopol, Sivastopol, Kerç ve diğer yerlerden çok sayıda mülteci, Kubanka’ya, Kafkasya’ya yöneldi; bazıları Yunanistan’a gitmek zorunda kaldı. Sahillerimizden tanınmış aileler ve iş için oralarda bulunan tüccarlar, Yunan limanlarına sığınmak zorunda kaldı. Novorossiysk ve Batum’da şimdiden pek çok soydaşımız toplandı. Memnuniyetle öğreniyoruz ki, her zaman dayanışma ruhuyla hareket eden Kafkasya ve Kuban Yunanlıları, gelen mültecilerin bakımı için şimdiden önlem almaya başladı.


KRONİKLER

SAYIN VALİ

Birkaç gün önce Gülcemal vapuruyla şehrimize yeni Trabzon Valisi Ali Galip Bey geldi ve sıcak bir karşılama gördü. Çağ, yeni Vali’nin gelişini selamlıyor ve enerjik çalışmalarıyla özellikle kırsaldaki gergin durumun düzeltilmesini temenni ediyor.

PASKALYA HAREKETLİLİĞİ

Paskalya bayramı dolayısıyla Ulusal Merkezimizi, Vali Ali Galip Bey yaveriyle birlikte, üst düzey yargı görevlileri (Hâkim hariç), Reji Müdürü Bay Ratelia, Bay Kalaros, Ermeni Başrahip Karekin ve Bay Mihran İneciyan ziyaret etti. Paskalya’nın ilk günü, şehirdeki Fransız temsilcisi Ekselans Lepissier de Kutsal Mitropol’ü ziyaret etti. Önceki gün ayrılan eski Vali Süleyman Necmi Bey, eski Defterdar Ömer Lütfi Bey ve eski Emniyet Müdürü Refik Bey, ziyaret kartlarını bıraktı.

METROPOLİTİMİZİN SAĞLIĞI

Şehrimizdeki Fransız temsilciliğine gelen resmi bir telgrafa göre, Saygıdeğer Metropolitimiz ciddi bir hastalık geçirmiş, ancak iyileşme sürecinde. Aynı telgrafla Metropolitimiz, Paris üzerinden, episkoposluğundaki durumu soruyor.

GELENLER

Aynı vapurla şehrimize Askeri Komutan Kâzım Kara Bekir Paşa, yeni Emniyet Müdürü Reşid Bey, yeni Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Bey ve yeni Defterdar geldi.

Birkaç gün önce Ermeni Başrahip Karekin, bir süre burada kalmak üzere şehrimize geldi. Muhabirimize, gelişinin bazı Ermeni meselelerinin çözümüne yönelik olduğunu belirtti. Dün Sayın Vali’yi ziyaret etmesi planlanıyordu.

Üç gün önce İngiliz savaş gemisiyle, jandarma organizatörü Fransız Bay Ansery şehrimize geldi.

Birkaç gün önce, beş yıllık gurbetten sonra İsviçre’den sevilen genç Bay Panagiotis H. Kakoulidis döndü. Geri dönüşüyle, memleketimizin gençlerimizden beklediği canlılık ve sağlık esintisini selamlıyoruz.

GİDENLER

Gülcemal vapuruyla İstanbul’a eski Trabzon Valisi Süleyman Necmi Bey, eski Emniyet Müdürü Refik Bey ve eski Defterdar Ömer Lütfi Bey gitti.

HAYIRSEVER DERNEK

Gelecek pazar, 14 Nisan’da, Aziz Georgios Kurtza Kilisesi’nde, topluluğumuzun bu görkemli derneğinin Büyük Hayırseverleri, Hayırseverleri ve Bağışçıları anısına geleneksel yıllık başrahip anma töreni düzenlenecek.

KIRSALDA

Ardasa’dan gelen bir mektup: Çolohayna köyünden bilinen haydut Muharrem Raptopğlu, sürekli silah taşıyarak rastgele tehditler savuruyor. Birkaç gün önce tarlada bir soydaş köylü kadına saldırdı. Kadının çığlıklarına koşan soydaşlarımız zavallıyı kurtardı. Ardasa makamları bilgilendirildi ve bu suçlunun peşine düşüldü.

HIRSIZLIK

Salı gecesi, Bay Har. Simeonidis’in (Kayseri) manifatura mağazasında küstah bir hırsızlık gerçekleşti. Hırsızlar, sokağa açılan pencereleri kırarak çok miktarda mal çaldı. Polis olayla ilgileniyor.

BELEDİYE

Uzun Sokak bölgesinde kanalizasyon ve lağım tamiri yapacak olanlar, ilgili belediye birimine başvurmalıdır. Aksi takdirde yasal işlemle karşılaşacaklardır.

EPOCHİ

İstanbul ve Atina’dan güncel haberler sağlayarak, okuyucularına tüm siyasi olaylar hakkında en yeni bilgileri sunuyor. Bugünkü siyasi haberlerimiz, henüz İstanbul gazetelerinde bile yayımlanmamış olup, iyi organize edilmiş hizmetimiz sayesinde elde edilmiştir. Bir taşra gazetesi için bu, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığımız bir bilgilendirme başarısıdır.

TEŞEKKÜR

Yeni Emniyet Müdürü Mahmut Reşid Bey’e, geçen temmuzda Bay İasonidis Metaxas, Meliadis ve benim mallarımı çalan kaptan Softorikollo Siaffi Reis’e karşı şikâyetim üzerine nazikçe harekete geçtiği ve onun yakalanarak sorgu için Giresun’a gönderilmesini emrettiği için kamuoyu önünde teşekkür etmeyi bir görev bilirim. Görevine başlar başlamaz sergilediği enerjik tutumla, herkesin minnettarlığını hak ediyor.
İlias V. Neropoulos

DUYURU

Değerli müşterilerime ve arkadaşlarıma duyururum ki, dört yıllık bir aradan sonra Atina’dan döndüm ve İstanbul’da ticari faaliyetlerime devam ediyorum. Çevrenin bana eskisi gibi güven ve saygıyla yaklaşacağına dair içten bir umut taşıyorum.
İstanbul, 31 Mart 1919
Petros H. Mouzenidis

NAZİK JEST

Kireçhane Rum Toplumu, geçen pazartesi, 8 Nisan’da, Aziz Theodoros Kilisesi’nde, Saygıdeğer Metropolitimizin bir an önce iyileşmesi için bir dua töreni düzenledi. Bu toplumu, nazik jestleri için tebrik ediyoruz.

GAZETE YÖNETİCİLERİ VALİ’DE

Bugün saat 10.30’da, şehirde yayımlanan gazetelerin yöneticileri, yeni Vali Galip Bey tarafından, kendisinin tavsiyelerini iletmek üzere davet edildi. Nazik bir kişiliğe sahip olan Vali, memlekete samimi bir sevgiyle bağlı olduğunu ve buranın kalkınması için canlı bir istek duyduğunu göstererek gazetecileri büyük bir incelikle karşıladı. İlk olarak, kendi görevinde basınla iş birliğinin önemini vurguladı.

Kendisi de eski bir gazeteci olan Vali, özellikle bu memlekette basın iş birliğinin değerini biliyor. Gazeteler arasında birlik ve meslektaş dayanışması ruhunun hâkim olması gerektiğini babacan bir şekilde tavsiye etti. Daha sonra düşüncelerini açarak, belediye organizasyonunun memleketin ihtiyaçlarına göre iyileştirileceğini, özellikle gıda temini, temizlik ve şehrin güzelleştirilmesi için çaba gösterileceğini belirtti.

Vali, jandarma organizatörü Fransız Bay Ansery ile birlikte Maçka, Sürmene ve Rize’yi gezerek kırsalın güvenliği için özel önlemler alacak; öncelikle jandarmayı yeniden yapılandıracak. Askeri Komutan Kâzım Kara Bekir Paşa’nın bilinen enerjisinden çok şey beklediğini de övgüyle ifade etti. Gazete yöneticileri, Vali ile 50 dakika süren görüşmeden en iyi izlenimlerle ayrıldı.


“BRISTOL” OTELİ

Bayan Sofya Papadopoulou
(Fransız Konsolosluğu yanı)
Havalandırmalı odalar – Özen – Hizmet
Seyahat edenlere özel tavsiye

Matbaa
Georgios E. Mihailidis

(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)