İçeriğe geç

SAYI 46, 16 Mart 1919, Cumartesi

2. Yıl, Sayı 46
Trabzon, Cumartesi 16 Mart 1919

Gazete ofisi: Semercilerpaşa Caddesi, Fostiroğlu Bankası’nın yanında, No: 1-2, Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis

RUMLAR VE TÜRKLER

Atina’nın saygın “Nea Ellas” (Yeni Yunanistan) gazetesi, yukarıdaki başlık altında şu ifadeleri yazmaktadır:

Ne kadar iyimser olursa olsunlar, Türkler anlamış olmalıdır ki büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu yaklaşmaktadır ve hiçbir güç, onun kaçınılmaz şekilde yalnızca Orta Anadolu’da küçük bir bölge ile sınırlı kalmasını önleyemez. Beş yüzyıldan uzun bir süre boyunca, Türkler, kültürün doğduğu ve geliştiği toprakları en iyi ihtimalle olduğu yerde tutabilmişlerdir. Şimdi ise, bu toprakların yönetimini, uygarlığı ve ilerlemeyi tüm halkların ortak yararı için sağlayabilecek daha yetenekli milletlere bırakmaları gerekmektedir.

Bu büyük siyasi olayın eşiğinde, hem Osmanlı’daki Rumlara hem de Türklere birer tavsiyede bulunmak istiyoruz. Rumlar, anavatanları Yunanistan ile birleşme arzularını açıkça ifade etmişlerdir ve Türk boyunduruğundan kesin olarak kurtulacaklarına artık inanmışlardır. Bu yüzden, Türkleri iyi ağırlamak ve şimdiye kadar çektiklerini unutarak hareket etmek gibi bir sorumlulukları vardır. Rum yönetimi, yerel Rumların da desteğiyle, Müslümanlara ve Rumlara eşit şekilde iyilikler sunmaya çalışmalı ve hatta Müslümanlara bir miktar ayrıcalık tanıyarak, onlara Rum yönetiminin nimetlerinden eşit, hatta daha üstün bir şekilde faydalanacaklarını göstermelidir. Herhangi bir düşmanlıktan kaçınılmalı ve artık Rumlar tarafından yapılacak herhangi bir kışkırtma, Türklerde öfke uyandıracak ya da onları küçük düşürüldükleri düşüncesine sürükleyecek şekilde hareket edilmemelidir.

Türkler ise, iktidarlarını kaybettikten sonra artık bir Hristiyan yönetimi altında yaşayacaklarını anlamalıdır. Bu durumda, Rumları tercih etmeleri kendi çıkarlarına olacaktır. Çünkü Rumları tanıyorlar ve onlarla geçmişten gelen bağları bulunmaktadır. Türklerin, Osmanlı topraklarının Yunanistan’a bırakılmasını engelleme çabaları sonuçsuz kalacaktır ve bu çabalar sadece son yıllarda Rumlara karşı işlenen vahşetlerin açtığı uçurumu derinleştirecektir. Müslümanlar, Osmanlı egemenliğinin sona ermesini ve onun yerine Rum egemenliğinin geçmesini bir “kader” olarak kabul ederlerse, bundan büyük fayda sağlayacaklardır.

Yunanistan, yeni toprakların yönetiminde Müslüman nüfusun oranına ve yetkinliklerine uygun olarak görev alacaklarını şimdiden ilan etmelidir. Genel bir af, geçmişin unutulmasını sağlayacak ve Müslümanlara siyasi haklar tanıyarak, onların Yunanistan parlamentosunda tüm ifade özgürlüğü haklarıyla temsil edilmelerine imkân verecektir. Bu, onların Yunanistan ile birlikte herhangi bir kayıp yaşamayacaklarını, aksine vatandaşlık ve bireysel haklar kazanacaklarını anlamalarına yardımcı olacaktır.

Yerel yönetimlerde çoğunluğu oluşturan unsurların söz sahibi olması doğaldır. Bu nedenle, birçok şehir ve köy Müslüman belediye başkanlarına ve muhtarlara sahip olacak, ancak bu durum Hristiyanları rahatsız etmeyecektir. Devletin yükümlülükleri ortak olacağı gibi, sağladığı nimetler de ortak olacaktır.

Müslümanlar, hiçbir milletten Rum yönetiminden alacakları kadar hak elde edemezler. Rumlar, onların dilini, alışkanlıklarını ve hassasiyetlerini bilmektedir. Müslümanların bireysel mülkiyetine ve hayır kurumlarına saygı gösterilecek ve kendilerine Hristiyanlara uygulanmayacak herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktır.

Eğer İstanbul’daki Müslümanlar, Rumlarla uzlaşarak ne kadar kazançlı çıkacaklarını anlar ve geçmişi unuturlarsa, iki toplum arasındaki iş birliği hızla ve kolayca sağlanacaktır. Rum yönetimi altında, Türkler köle, Rumlar ise efendi olmayacaktır; aksine, her iki taraf da aynı vatanın evlatları olarak ortak çıkarlar, ortak çabalar ve eşitlik, adalet, özgürlük ve dayanışma ruhu içinde ortak bir yönelimde buluşacaktır.


FENER RUM PATRİKHANESİ

Milletimizin hayatındaki her alanda gözlemlenen uyanış ve kahraman şehitlerimizin ve kahramanlarımızın açtığı yeni yol ile her bilinçli ve hisseden Rum, özellikle tarihin en çok konuşulan ve en sembolik mekânlarından biri olan Fener’e dikkatini yöneltmektedir.

Fener, özgürlük bekleyen tüm Rumlar için kutsal bir sığınak olmaya devam etmektedir. Ulusal mücadelenin en büyük aydınlanmalarından biri burada doğmuştur. Şimdi ise, geçmişin kirlerinden arınarak ve halkın ruhunu güçlendirerek daha yüksek ideallere kanat açması gereken yer de yine burasıdır.

Fener’de hâlâ geçmişin dar görüşlü anlayışına saplanmış eski zihniyetler hüküm sürmektedir. Ancak, bu sistemin değişmesi ve liyakatsizlerin yerini yeteneklilerin alması gerekmektedir. Artık geçmişin mirası olan boş ritüeller ve kısır döngüler bir kenara bırakılmalı ve gerçek değerler öne çıkmalıdır.

İstanbul’daki basın, Fener’deki gelişmelere daha dikkatli bakmaktadır ve bu bizler için teselli edici bir durumdur. Fener, yalnızca Bizans’ın değil, aynı zamanda tüm Anadolu ve Pontos Rumlarının da umudunu taşımaktadır.


FENER’DE NELER OLUYOR?

Her zamanki gibi aynı kişiler iş başında.

Meslektaşımız “Pontos” gazetesi şunları yazıyor:

Rum Patrikhanesi’nin Kaymakamı oldukça zeki biri olarak tanınır ve birçok neden bu ünü doğrulamaktadır. Ancak ne kadar zeki olursa olsun, Paris Barış Konferansı’nda tüm Rum halkını tek başına temsil edebileceğini düşünen biri çıkmaz diye düşünüyoruz.

Bu nedenle, Trabzon Metropoliti Hrisanthos ve Atina’da bulunan eski Milli Danışman John Hacopoulos’un, Patrikhane heyetine danışman olarak eşlik etmesine karar verilmişti.

Halk, bu doğru kararı coşkuyla alkışladı, ancak bu alkışlar erken oldu. Patrikhane’nin kutsal sinodu, bu kararı iptal etmeyi başardı. Hacopoulos hâlâ Atina’da bekliyor ve itiraz ediyor. Trabzon Metropoliti ise tüm bu olayları ancak özel mektuplardan öğrenebildi.

Eğer Paris’te Rum halkını tek bir kişi temsil edecek olsaydı, bu kişi kesinlikle Müşfik Hrisanthos olmalıydı. Ne yazık ki, bu gerçekleşmedi. Ve artık geri dönüş de mümkün değil, çünkü yolculuk için haftalar gerekmekte.

Bu olay, özellikle Pontos Rumları arasında büyük bir öfkeye yol açmıştır. “Vyzantion”, “Proia” ve “Proodos” gibi gazeteler de aynı öfkeyi paylaşmaktadır. Fener, değişmeden kalmaya devam ediyor.

GAZETELER NE YAZIYOR?

BATI TRAKYA TÜRKLERİ

Batı Trakya Türklerinin, Trakya’nın özerk olması ve Türk kesiminin Yunanistan’a bağlanmaması yönündeki taleplerini içeren bir memorandum, Müttefik Kuvvetlerin temsilcilerine sunuldu. Temsilciler, bu talebi hükümetlerine ileteceklerini, ancak kendilerinin herhangi bir açıklama yapamayacaklarını belirtti. Fransız temsilci Bay De France ise, eğer bu talepler Bulgaristan’a yönelik olsaydı dikkate alınabileceğini, ancak Yunanistan’a karşı olduğu için hiçbir umutları olmadığını ifade etti.

TRABZON’UN GELECEĞİ

Paris’teki Times gazetesinin muhabiri, Ermenilerin yeni devletlerine Trabzon’u da katma isteklerinin Rumların çıkarlarıyla çatışabileceğini, ancak Trabzon limanının kullanımı konusunda her iki tarafı tatmin edecek bir çözüm bulunabileceğini belirtti.

ALMAN DONANMASININ AKIBETİ

İngiliz gazeteleri, Alman savaş gemilerinin Atlantik Okyanusu’nun derin sularına batırılacağını yazıyor. Almanlar, teslim olmadan önce gemilerinin toplarını söktüğü için bu gemiler kullanılamaz hale geldi. Mevcut koşullar altında en iyi çözüm, bu gemileri batırmaktır.

YUNANİSTAN’IN ASKERİ GÜCÜ

Paris Barış Konferansı’na sunulan tarihî bir memorandumda Yunan nüfusunun şu şekilde olduğu kaydedildi:

  • Yunan Krallığı: 4.300.000
  • Kuzey Epir: 151.000
  • Trakya: 731.000
  • Bulgaristan: 131.000
  • Küçük Asya (Anadolu): 1.694.000
  • On İki Ada: 102.000
  • Kıbrıs: 235.000
  • Mısır: 150.000
  • Afrika: 450.000
  • Rusya: 400.000
  • Toplam: 8.344.000

Bu nüfus en düşük sınır olarak kabul edilse de, Yunanistan’ın askeri gücünü hesaplamak için Bulgaristan, Afrika ve Rusya’daki Yunanlılar hariç tutularak 7,5 milyonluk bir nüfus esas alınmaktadır. Bu nüfusun askerî potansiyeli şu şekildedir:

  • İlk 12 yaş grubu: 750.000 asker
  • Sonraki 10 yaş grubu: 412.000 asker
  • Daha sonraki yaş grubu: 350.000 asker
  • Toplam: 1.537.000 asker

Böylece Yunanistan, tam seferberlik halinde 1,5 milyon askere sahip olabilir.

Yeni Büyük Yunanistan’ın, kendisini çevreleyen milletlerin pek dostane yönetilmediği göz önüne alındığında, güçlü bir ordu oluşturması gerekmektedir. Ayrıca, Yunanistan’ın bir deniz gücü olması gerektiği ve bunun devlet bütçesine aşırı yük getirmeden sağlanacak yeni bir savunma sistemi ile mümkün olacağı belirtilmektedir.

YUNANİSTAN’DA ULUSLARARASI DENETİMİN KALDIRILMASI UMUDU

Paris’te Başbakan Venizelos ve diğer Yunan temsilciler (Mihalopulos ve Politis) tarafından, 1897’deki savaş sonrası getirilen uluslararası ekonomik denetimin şartlarının değiştirilmesi için önemli girişimlerde bulunuldu. Yunan temsilcilerin çabaları, denetimin kaldırılması veya Almanya’dan alınacak tazminatlar ile borçların yapılandırılması yönünde yoğunlaştı.

Bu konuda Atina’dan bilgi talep edilerek, hükümet yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonrası Paris’e telgraf çekildi.

ALMANYA’NIN EKONOMİK HAKİMİYETİNDEN VAZGEÇMEDİĞİ İDDİASI

Ünlü Alman düşünür Naumann, Chicago Daily News gazetesine verdiği röportajda, Almanya’nın 20 yıl içinde ekonomik olarak eski gücüne kavuşacağını iddia etti. Naumann, Almanya’nın Orta Avrupa ve Doğu’nun sanayi ve ticaret tedarikçisi olacağını savundu. Bu açıklamalar, Almanya’nın dünya ekonomik üstünlüğü fikrinden vazgeçmediğini gösteriyor.

İNGİLİZ GENERAL WILSON’UN YUNAN ORDUSUNU DENETLEMESİ

İngiliz General Wilson, Albay Katehaki ile birlikte Trakya’ya giderek Yunan ordusunu denetledi. General, Yunan askerlerinin disiplinli ve saygılı tutumlarından ötürü ordu komutanını tebrik etti.

Yunan komutan, Türklerin, evlerine dönmek isteyen Rum ailelere engeller çıkardığını General Wilson’a bildirdi. General bu duruma öfkelenerek, Yunan komutana Türk yetkililere bir yazı göndermesini ve belirli bir süre içinde tüm Rum ailelerin arabalarla evlerine götürülmesini sağlamasını emretti. Ayrıca, bu taşıma ve beslenme masraflarının Türkler tarafından karşılanacağını belirtti.

Wilson, İstanbul’da bu konuda girişimlerde bulunacağını da taahhüt etti.

ERMENİLER TRABZON’U İSTİYOR

Ermeni heyeti başkanı Nubar Paşa, Ermenistan’ın bağımsızlığını ve Trabzon’un bu devlete dahil edilmesi gerektiğini savundu. Ancak Fransız basını, Trabzon ve Kilikya’daki Ermenilerin azınlıkta olduğunu belirtti.

Paris Barış Konferansı’nda Ermenistan’ın Amerika veya İtalya himayesinde bağımsız bir devlet olacağı neredeyse kesinleşmiş durumda. Ancak İskenderun’un Suriye’ye bağlanması ve Adana’nın Ermenistan’a dahil edilmemesi yüksek ihtimal olarak görülüyor.

Gazeteler, Trabzon’un tamamen Yunan nüfusuna sahip olduğunu yazarken, Nubar Paşa, Ermenistan’ın Karadeniz’e çıkış yapması gerektiğini ve Yunanistan’ın bu konuda onay verdiğini iddia etti. Venizelos ise Trabzon ve çevresinin özerk olmasını önerdi.

Yunan gazetesi Hronos, Ermenilere sempati duyduğunu ancak geniş bir Ermenistan yerine, Ermenilerin çoğunlukta olduğu bir bölge ile sınırlı bir devletin daha mantıklı olacağını savundu. Bu görüş, Paris’teki Ermeni çevrelerinde büyük yankı uyandırdı ve Barış Konferansı’nın eğilimini yansıttığı düşünüldü.

AMİSOS  (SAMSUN) PANAYIRLARI

MAĞLUPLAR HÂLÂ OYNUYOR – VE BOLŞEVİKLER – İNGİLİZ SERTLİĞİ

“Epochi” Gazetesi Muhabirinden

Amisos şehrinde ve çevresinde bulunan neredeyse tüm Türk nüfusu silahlanmıştı. Bu kan dökücü vahşiler, uygun bir fırsat yakaladıklarında bölgede yaşayan barışçıl Hristiyanları yeni katliamlarla yok etmeyi planlıyorlardı. Ancak neyse ki, İngiliz Yüksek Komiseri Bay Solder ve ordusunun aktif müdahalesiyle bu darbe girişimi engellendi.

İlias Köyü’ndeki kışladan, askeri ve siyasi otoritelerin bilgisi dâhilinde, yaklaşık üç yüz Türk askeri komutanlarıyla birlikte firar etti. Yanlarında mühimmat, ağır makineli tüfekler ve bir dağ topu da götürdüler. Üstelik son derece iyi silahlanmışlardı. İngilizler durumu öğrendikten sonra hemen onları takibe aldı. Mühimmat, makineli tüfekler ve toplar ele geçirilirken, firari askerler bilinmeyen bir yöne kaçtı. Liderleri, İngilizlerin sert tepkisiyle karşılaşacaklarını anlayınca pişman oldular. Bunlardan biri yüzbaşı, diğeri teğmen olmak üzere iki subay teslim oldu. Diğerleri ise hâlâ firarda.

Teslim olan subayların ifadelerine göre, firar etmelerinin nedeni ordunun düzensiz beslenmesiydi. Ancak bu mazeret kabul edilmedi, çünkü söylentilere göre Bolşevik fikirleri yaymayı planlıyorlardı.

Bu olayın ardından şehirde bulunan 200 Hintli askerden oluşan İngiliz gücü, emir gereği silah taşıyan herkesi tutukladı. Çeşitli köylerde büyük miktarda silah ele geçirildi. Türk yetkililer, bu silahları çete baskınlarına karşı korunma amacıyla dağıttıklarını iddia etse de, ifadeler bunun aksini gösteriyordu.

Kısa süre önce, Yüksek Komiser şehrimizdeki “İttihat ve Terakki” Cemiyeti şubesinin belgelerine el koydu. Cemiyet üyelerinin burada hâlâ toplanmaya devam ettiği ortaya çıktı. Ayrıca, iç bölgelere sevk edilmek üzere yolda bulunan sekiz top da ele geçirildi.

Bafra bölgesinde, geride kalan Hristiyan nüfusa yönelik Türklerin keyfi zulümleri devam ediyor. Yüksek Komiser ve Başpiskoposun bölgeyi ziyaret ederek mağdurların durumunu tespit etmeleri bekleniyor. Ancak buradaki İngiliz gücü yetersiz olduğu için, işgal kuvvetlerinden daha büyük bir birlik gönderilmesi umuluyor.

Türkler, hâlâ İtilaf Devletleri karşısındaki konumlarını tam olarak anlamış değiller ve burada gösteriler düzenlemeyi planlıyorlardı. Ancak, Yüksek Komiserin müdahalesiyle bu girişim engellendi.

Dün, 10/23 Mart Pazar günü, “Haç’a Saygı” günü vesilesiyle Yukarı Amisos’ta sürgünde hayatını kaybeden Yukarı Amisoslular için büyük bir piskoposluk anma töreni düzenlendi.

Ayin sırasında Başpiskopos Germanos, son yıllarda Hristiyan topluluğunun maruz kaldığı zulümleri uzun uzun anlattı ve konuşmasını sabır tavsiyesiyle noktaladı.

Amisos, 11/24 Mart 1919
İ.P. DİM.


AÇIK MEKTUPLAR

Atra Yardımsever Kardeşliği “Gavras”

Rusya’da Yaşayan Saygıdeğer Baylar: Konstantinos G. Saharidis, İoannis Kosmanof, İoannis Polatidis, Kosti Telianidis

Acı çeken, büyük zorluklar içinde kıvranan ve yoksullukla mücadele eden kardeşlerimize destek ve yardım sağlamak amacıyla bir ay önce Atra’da ulusal yarar gözeten bir yardım kuruluşu olan “Gavras” Yardımsever Kardeşliği kuruldu.

Sizler her zaman ulusal ve toplumsal hizmetlerin güçlü destekçileri oldunuz. Bu nedenle, asil duygularınıza güvenerek, sizlerden ve diğer hayırseverlerden bu kuruluşu desteklemenizi rica ediyoruz. Son yılların felaketleri ve açlık nedeniyle tükenen kardeşlerimize yardım elinizi uzatacağınıza inanıyoruz.

Saygılarımızla,
Atra, 27 Şubat 1919

Başkan: Gr. Tarasidis
Sekreter: G. Metaksas


Kars ve Ardahan’daki Kardeşlerimize

Buradaki kardeşlerimiz açlık ve zorluklar nedeniyle büyük acılar çekiyor ve hayatlarını kaybediyor. Onlara destek sağlamak amacıyla Atra’da “Gavras” Yardımsever Kardeşliği kuruldu.

Ulusal ve hayırsever amaçlar her zaman gönüllerinizde yankı bulmuştur. Bu yüzden, söz konusu asil amaç için hızlı ve sıcak desteğinizi esirgemeyeceğinizi düşünüyoruz, özellikle de konu kendi kardeşleriniz ve hemşerileriniz olduğunda.

Saygılarımızla,
Atra, 27 Şubat 1919

Başkan: Gr. Tarasidis
Sekreter: Georg. İoann. Metaksas

Kars ve Ardahan’daki kardeşlerimiz, doğrudan bize ulaşma imkânı bulamazlarsa, Tuapse’de yaşayan ve Rusya’daki genel temsilcimiz ve “Gavras” Yardımsever Kardeşliği’nin onursal üyesi olan Konstantinos Saharidis’e başvurabilirler.


NASIL NANKÖRLÜK EDİLDİ

İSTİKBAL GAZETESİ’NİN SAÇMALIKLARI

Şehrimizdeki Türk gazetelerinin şovenist ve düşünmeden yazılmış makalelerine alışkınız. Devletlerinin ne kadar kötü durumda olduğunu hâlâ kavrayamamış bu gazeteler, araştırmadıkları konular hakkında ahkâm kesmeye devam ediyorlar.

“İstikbal” gazetesi, kısa süre önce vefat eden ve unutulmaz bir şahsiyet olan doktor Adam Efraimidis hakkında yazdığı yazıda, onun mezarı başında millî mücadelesinin övülmesine şaşırmış, üzülmüş ve öfkelenmiş. Çünkü doktor Efraimidis, Rum davası için çalışmıştı. Ancak bu şovenist gazete, nankörlüğünü en kötü şekilde göstererek, onun Türkler sayesinde büyüyüp zenginleştiğini iddia ediyor!

İşte Türk basınının seviyesi bu! Rum toplumunun iç işlerine girmeye hiçbir hakkı olmadığı hâlde, araştırma yapmadan ve bilgi sahibi olmadan konuşuyorlar. Gerçek şu ki, merhum doktor Efraimidis, burada yaşayan Türklerden büyük saygı ve sevgi görmüştü. Aynı sevgi ve güvenin Türk meslektaşlarına gösterilip gösterilmediği ise şüphelidir. Ancak “İstikbal” gazetesi, bu büyük insana hakaret etmekten çekinmiyor.

Türk yurttaşlarımızın, doktor Efraimidis’e duydukları sevgi ve güveni hepimiz biliyoruz. Bu yüzden onların, bu Türk gazetesinin hafif düşüncelerini paylaşmadığını umuyoruz.

Yeni Osmanlı düzeninin çürümüş zihniyetini temsil eden herhangi bir gazete ile tartışmaya girmeye gerek yok. Ancak bu tür yazılar, bu insanların ideolojisinin (!) ne kadar çarpık olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Onlar, her şeyden önce nankörlükten başka bir erdem tanımıyorlar!

KRONİKLER

İngiliz Temsilci

Önceki gün, şehrimizde bulunan İngiliz temsilci Bay Hutchinson, Giresun’dan geri döndü.

Yüzbaşı Crawford

Şehrimizde bulunan İngiliz yüzbaşı Bay Crawford, çeşitli meseleleri incelemek üzere önceki gün vilayetin iç bölgelerine hareket etti.

“Selamet”

Dünkü sayısında “Selamet” gazetesi, “Epochi”nin, Başpiskoposumuzun ayrılışıyla ilgili detaylara dair kendisine yöneltilen cevabın tamamını tercüme etti. Ayrıca, bir sonraki sayısında uygun bir yanıt vereceğini vaat etti.
“Epochi”, bu makaleyi sabırsızlıkla beklemekte ve Türk meslektaşına, cevabına “Epochi”nin önceki günkü “Tarih Unutmaz” başlıklı makalesini de eklemesini tavsiye etmektedir.

Anma Töreni

Yarın, Metropolitlik Kilisesi’nde, topluluğumuzun büyük hayırseveri Konstantinos Levitis’in ruhu için büyük bir dini anma töreni gerçekleştirilecektir.

“Akritas”

Yarın saat 10:30’da, “Akritas” üyelerinin Genel Kurulu, Yönetim Kurulu seçimi için Kolej’in salonunda yapılacaktır.

Gelenler

Önceki gün, gazetenin sorumlusu Bay Georgios Misailidis, İstanbul’dan döndü.

Tıbbi Dünyadan (Giresun’dan)

Bir süredir şehrimiz, Susehir’den gelen ve son olarak oradaki askeri hastanenin yönetimini üstlenen soydaş bilim insanı Doktor Themistoklis Thomaidis’i ağırlamaktadır.
Kendisi, birçok kez kamu yararına faaliyetlerde bulunmuş bir şahsiyet olarak, yetimhanemiz için de aynı duygularını gösterecektir. Yetimhanemizin bilimsel yönetimi kendisine emanet edilmiştir ve ilgili komitenin kararıyla onursal üye olarak seçilmiştir.

Giresun, 8 Mart 1919
S.T.K.

Not: İçeriğin yoğunluğu nedeniyle “Rum Şehitler Kroniği”nin devamı bir sonraki sayıya ertelenmiştir.

TEŞEKKÜR

“Epochi” gazetesinin yönetimi, İstanbul’da bulunduğu süre zarfında sorumlumuz Bay G. Misailidis’e her türlü manevi desteği sağlayan “Vyzantion” gazetesinden “Ano Kato” yöneticisi Bay H. Deli’ye, Bay Andreas Myridis’e ve tüm dostlarına teşekkür etmeyi bir borç bilir.

MUTLU EVLİLİKLER

Amisos’ta, umutlarla dolu altın taçlarla evlenen sevgili
Panagiotis P. Karpozilos
ve
Gethsemane M. Koutoglou
çiftine en sıcak dileklerimizi ve en içten tebriklerimizi sunarız.

G. Mis. – I. Met.

AÇIK MEKTUP

Soçi’deki Bulancak Hayırseverler Derneği “Perithalpsis” Yönetim Kurulu’na

Saygıdeğer Beyefendiler,
17 Ocak tarihli mektubunuzu büyük bir sevinç ve vatansever gururla okuduk.
Bu mektupta, Bulancak Hayırseverler Derneği’ni kurarken içten gelen vatansever duygularınızın yansımasını gördük. Bunun bir sonucu olarak, çile çeken vatanımız Bulancak’a 12.250 rublelik cömert bağışınızı gönderdiniz.
Tüm kalbimizle sizleri tebrik ediyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Aynı zamanda, anavatanlarından uzakta olsalar bile, vatanlarını unutmayan Bulancak’ın tüm asil evlatlarına şükranlarımızı iletiyoruz.
Bu bağışınız, sürgünden ağır şekilde etkilenen hemşerilerimizin yüreklerine bir nebze olsun rahatlama getirdi. Bunun yanı sıra, birçok yetim ve yoksul aile, sizler için dualar ederek kutsamalarını sunmaktadır.

En derin saygı ve sevgilerimizle,
Bulancak Cemaat Meclisi (Mühürlü)

Bulancak, 11/24 Mart 1919

TRABZON BORSASI

16 Mart Sabahı

Döviz Kurları:

  • Büyük Nikola Rublesi: 15
  • Kerenski Rublesi (binlik): 26
  • Altın Lira (gram): 48,5
  • İngiliz Lirası: 485
  • 10 Ruble: 500
  • Mecidiye: 70

Matbaa
Georgios E. Mihailidis

(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)