İçeriğe geç

SAYI 40, 2 Mart 1919, Cumartesi

2. Yıl, Sayı 40
Trabzon, Cumartesi 2 Mart 1919

Gazete ofisi: Semercilerpaşa Caddesi, Fostiroğlu Bankası’nın yanında, No: 1-2, Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis

DEVASA CANAVAR

Bu ülkede ordu dağıldı. Tarlalar ve ovalar artık köylünün huzurlu sürüşünü hissedecek, yıllarca özgür havanın sade ve sakin yaşamını özleyenlerin dönüşünü görecek. Ülke, kardeş kıyımının felaketinden sonra bir rahatlama hissediyor. Yeni yollar açılıyor. Yeni ufuklar beliriyor. Yeni düşünceler doğuyor. Sırasıyla tüm putlar yıkılıyor. Zalim yöneticilerin lütfuyla hüküm süren anlaşmalar yerle bir oluyor. Neronların lütfuyla…

Ve ilk düşen şey, vurgunculuğun devasa canavarıdır. Halkın kanını zevkle emen bu Lernaean Hidra, hiçbir yerde bu devlette olduğu kadar azgınlaşmamıştı. Çünkü burada halkın iradesi asla ifade edilmemişti.

Kanlı savaşlarda kurbanlarını alan vurgunculuğun çok başlı canavarı, artık hayatının son demlerini hissediyor. Sönmekte olan bir gün batımının soluk ışığında, kalın bulutların gölgesinde varlığını sürdürüyor. Özgür piyasa, özel girişim, rekabetin cazibesi, deha ve eğitim artık sahneye çıkıyor. Günlük yaşamın bitmek bilmeyen mücadelesinden halk için yeni koşullar, yeni şartlar doğacak.

Hayatın akışını sağlayan büyük toplumsal damar, vurgunculuğun çöküşü, tükenişi ve ölümüyle canlanıyor ve güçleniyor. Dün kadarına dek sefahat içinde yaşayanlar sahneden çekiliyor. Şafakta sokaklarda can veren cesetler, bir dilim ekmek hayaliyle başını ebediyen eğmiş kadınlar ve erkekler… Bunlar, vurgunculuğun kan emicilerini sonsuza dek takip edecek hayaletlerdir.

Halk için değerli dersler! İçinden yeni bir zümre doğdu: Yeni zenginler çetesi. Halk onları işaret etmeli ve izlemelidir. Onlar sadece ulusun kutsallarına ihanet edenler değil, insanlığın kutsal mabedine de el uzatanlardır.

NİKOS KAPETANİDİS

KARDEŞ FRANSA

FRANSIZ FEDAKARLIĞI

FRANSA’YA SAVAŞIN KANLI MALİYETİ – KARA ALMAN RUHU – ADALETİN ZAFERİ

Fransız Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre, 1914’ten 1918’e kadar düşman tarafından kırk bir Fransız general öldürüldü. Bunlardan beşi tümen generali, otuz altısı askeri birlik generaliydi. Ayrıca 38.000 subay ve yaklaşık 1.400.000 astsubay ve er hayatını kaybetti.

Müttefik uluslar içinde, Fransa kan ve acının korkunç bedelini en ağır şekilde ödeyerek kesin zaferi kazandı. Kayzer’in de dediği gibi, Fransa en önemli düşmandı ve derhal ezilmeliydi.

Bunu başarmak için Almanlar her türlü yolu denedi, tüm ilahi ve insani yasaları çiğnedi. Böylece kendi karakterlerine ve askeri teorilerine sadık kaldılar. Alman askeri doktrinine göre, savaşın hızla sona ermesi için hiçbir yöntemden kaçınılmamalıdır. Von Blum, savaş stratejisinin düşmana mümkün olan en büyük zararı vermeyi hedeflemesi gerektiğini yazmıştı. Bunun en etkili yolu, düşman topraklarını istila ederek onları harap etmektir.

General Hartmann ise, düşman devletinin savaşın sıkıntılarını ve sefaletini derinlemesine yaşaması gerektiğini savunuyordu. Düşmana dayatılan yük, ezici olmalı ve öyle kalmalıydı.

Savaş ilan edildiğinde, terör bir askeri zorunluluk haline gelir. Alman ordusunun Belçika ve Fransa’da işlediği vahşetler, tüm dünyanın öfkesini uyandırdı. Bu sadece kontrolden çıkmış bir ordunun kana susamışlığını değil, aynı zamanda Alman askeri yazarların öğretilerinin ve Genelkurmay’ın emirlerinin sonuçlarını da gösteriyordu.

Bu prensipler savaş boyunca acımasız bir şekilde uygulandı. Katliamlar, işkenceler, soygunlar, kundaklamalar ve yağmalar dört yıl boyunca Kuzey Fransa’yı kasıp kavurdu. Vandal barbarlar, ne insanlara ne de sanat eserlerine saygı gösterdiler. 1914 Aralık’ında bir Berlin gazetesi soğukkanlılıkla şunu yazıyordu:

“Askerlerimiz düşmana zarar vermek için ne yaparsa yapsın, önceden haklı ve doğru kabul edilmelidir. Eğer tüm sanat eserleri toplarla Fransızlar arasına girerse ve ‘cehenneme’ giderse, bizim için tamamen önemsizdir. Bizi barbar olarak mı görüyorlar? Güzel! Bu bizi güldürüyor. Reims Katedrali mi? Saraylar mı? Hepsi aynı kaderi paylaşacak. Bize ordumuzun bir zafer daha kazandığını söyleyin; gerisi umurumuzda değil.”

Gerçekten de hiçbir şey umurlarında değildi. Tek amaçları masum halkı korkutmak ve askerlerin moralini çökertmekti. Zehirli gazlar, patlayıcılar, sığınaksız şehirlerin bombalanması, torpidolar… Bilim, vahşete hizmet eden bir araç haline geldi. Ve modern barbarlar tüm yıkım araçlarını seferber etti.

Fakat her şey, Fransız ruhunun zafer azmi karşısında parçalandı. Bu azim, en muhteşem haliyle Clemenceau’da hayat buldu. Hunlar ilerleyişlerinde durduruldu ve sonunda Joffre, Foch, Pétain, Castelnau, d’Esperey, Gallieni, Maunoury ve kahraman askerleri tarafından geri püskürtüldü.

Cephe gerisi, sabrı ve yorulmak bilmeyen çabasıyla cephede savaşanların değerini kanıtladı. Ve nihayet zafer geldi! Ama bu zafer, Fransa tarafından öyle fedakârlıklarla satın alındı ki, hiçbir ulus böyle bir bedeli ödemeyi kabul etmezdi.

Tüm dünya Fransa’ya yeni bir minnettarlık borcu kazandı. Çünkü onun evlatlarının kanı, medeniyeti kurtardı.

(İstanbul) Pierre Le Coff

GAZETELER NE YAZIYOR

BÜYÜK YUNANİSTAN
Resimli dergi Graphik, Yunanistan’ın taleplerini gösteren haritayı tam sayfa olarak yayımlayarak aşağıdaki notları ekliyor:
“Yunanistan bir nesil içinde neredeyse eşsiz ilerlemeler kaydetti. 40 yıl önce küçük bir devletti; yalnızca Mora Yarımadası, Orta Yunanistan ve birkaç küçük adayı içeriyordu. Ancak Fransa ve İngiltere’nin desteği sayesinde önemli ölçüde güç ve alan kazandı.

Eğer Yunanistan talep ettiği bölgeleri elde ederse, Konferans’tan savaş öncesine kıyasla iki kat büyümüş olarak çıkacaktır. Tarihsel haklarının talep edilen topraklar üzerindeki meşruiyeti açıktır… Bu topraklarda yaşayan halkın büyük bir kısmı Yunan olup, kültürel, ticari ve sanayi alanlarında en gelişmiş unsuru teşkil etmektedir.”

ORDUMUZ RUSYA’DA
Odesa bölgesinde Yunan ve müttefik kuvvetler ile Bolşevik ordusu arasında bir savaş meydana geldi. Bolşevikler yenilgiye uğrayarak esirler ve ganimet bırakarak geri çekildi.

YUNAN MESELELERİ – SIRBİSTAN VE YUNANİSTAN
Fransız gazeteleri, Onlar Konseyi’nde Sırbistan’ın taleplerini açıklayan Sırp temsilcilerinin, Sırbistan’ın güney sınırlarına yönelik hiçbir iddiası olmadığını belirttiğini bildiriyor. Sırbistan’ın birinci delegesi Bay Trumić, barış süreci boyunca Sırbistan ile Yunanistan arasındaki yakın dostane ve müttefik ilişkilerin devam edeceğini ekledi. Bu ilişkiler üç zaferle sonuçlanan savaşta test edilmiştir.

YUNAN GEMİLERİ
İngiliz hükümeti, Londra’daki tahıl nakliye komitesinin artık Yunanistan’a nakliye ihtiyaçları için İngiliz gemileri yerine Yunan ticaret gemilerini tahsis edebileceğini bildirdi. Ancak Yunan hükümeti bu konuyu değerlendiriyor, zira bazı navlun ücretleriyle ilgili zorluklar söz konusu. Yetkili Yunan birimi, hükümetin zorunlu hizmet kapsamında tuttuğu gemilerin üç yıl önce belirlenen sistemle ton başına ücretlendirilmesi ve mevcut uzun vadeli kiralamaların iptal edilmesi yönünde bir rapor hazırlıyor.

PONTOS MESELESİ
Paris’ten gelen telgraflara göre, K.G. Konstantinidis başkanlığındaki Pontoslu Rumların heyeti, Barış Konferansı’ndan Pontos’ta özerk bir cumhuriyetin kurulmasını talep edecek.

YENİ TÜRK DEVLETİ
Paris’te bulunan Reuters ajansı muhabiri, Rum meseleleri üzerine çalışan komitenin uzun bir toplantı gerçekleştirdiğini ve Anadolu’daki yeni durumu tartıştığını bildiriyor. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili kabul edilen plan, İstanbul ve Boğazların uluslararası hale getirilmesini ve Anadolu’nun iç kesimlerinde bir Türk devletinin kurulmasını öngörüyor.

BİZE ATİNA’YI BAĞIŞLIYORLAR!
Paris Konferansı’nda Arnavutluk’un talepleri, İşkodra ve Yanya vilayetleri ile Üsküp ve Manastır bölgelerinin büyük bir kısmını kapsıyor. Böylece Arnavutlar, sınırlarını Antivaris’in güneyinden Arta Körfezi’ne kadar uzatarak belirliyor. Bu, 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ arasında paylaştırılan toprakları içeriyor. Arnavut temsilcileri, Sırpların Adriyatik’e ulaşmasına izin verdikleri için Müttefiklerin yanında yer aldıklarını en büyük argümanları olarak sunacaklar.
(Not: En azından bize Atina’yı bırakmaya razı oluyorlar!)

İNGİLİZLER AMİSOS’TA (Samsun)
Epochi gazetesinin özel haberine göre, birkaç gün önce İngiliz birlikleri Amisos’a (Samsun) çıkarma yaptı. Çıkarılan asker sayısı 200’ü geçiyor ve 1000’den fazla ek kuvvetin gelmesi bekleniyor. Çoğunluğu Hintli askerlerden oluşuyor.

Amisos’a çıkan İngiliz Komiseri, işgal birliklerinin başkanıdır. Daha önce bir Amerikan tütün şirketinde müdürlük yapmış, savaş sırasında Osmanlı hükümeti tarafından sürgüne gönderilmiş ve büyük sıkıntılar yaşamıştır.

İşgal ordusu, Atina Bankası binası ve diğer Osmanlı kamu binalarına yerleşti.
Amisos’taki huzursuzluk haberleri ise tamamen asılsızdır.

OKYANUSUN DERİNLİKLERİNE BATIRACAKLAR!
İngiliz gazeteleri, Scapa Flow’da bulunan teslim olmuş Alman gemilerinin kaderinin Barış Konferansı’na bağlı olduğunu bildiriyor. Ancak bu gemilerin Atlantik Okyanusu’na götürülüp derin sulara batırılması öneriliyor. Bunun gerçekleşme ihtimali oldukça yüksek. Almanlar, teslim ettikleri gemilerden birçok değerli parça sökerek kaçırmış olup, geriye kalanları da batırılmadan önce kurtarmaya çalışıyorlar.

NE ZAMAN OLACAK?
İngiliz basını, en azından Mart ayına kadar ön barış anlaşmasının imzalanmasını talep eden bir kampanya başlattı.
(Not: Hangi yılın Mart ayı?)

AMERİKAN FEDAKARLIĞI
Amerikan Genelkurmay Başkanı, savaşta verilen kayıpların listesini yayınladı. Amerikan kayıpları toplam 56.592 kişi olup, bunların 27.762’si cephede öldü, 11.392’si hastanelerde yaralarından dolayı hayatını kaybetti, 2.706’sı esir düştü ve 14.649 kişi kayıp olarak listelendi.

PONTOS’TA
Atina’daki bir gazeteden öğrendiğimize göre, Fransız General D’Esperey’in Trabzon, Giresun ve Amisos’a giderek Hristiyan nüfusun durumunu yakından incelemesi bekleniyor. Ancak bu seyahat, İstanbul hükümetine bir nota verilmesinin ve halka yönelik bir duyuru yayımlanmasının ardından gerçekleşecek.

AMERİKAN YARDIM HEYETLERİ
Konstantinopolis’ten bildirilen bir habere göre, önümüzdeki hafta Amerikalı Doktor Washburn başkanlığındaki bir heyet, Amerikan muhripleriyle İnebolu, Sinop, Amisos, Giresun ve Trabzon’a doğru yola çıkacak. Amaç, göçmen Rumlara yardım etmektir. Heyet, 500 ton un, giysi ve ilaç taşıyor ve bunları göçmenlere dağıtacak. Amerikan heyetleri, bol miktarda gıda, un, ayakkabı ve giysi temin ederek Rum ve Ermeni mültecilerin tüm ihtiyaçlarını karşılamayı umuyor.

AÇIK MEKTUPLAR

Sayın “Epochi” Gazetesi Müdürü,
Aşağıdaki tavsiyemizi yayımlamanızı rica ederiz.

“Doğu Feneri” Gazetesi Müdürüne

Sayın Müdür,
Gazetenizin köşelerinden kişisel, önyargılı ve art niyetli makaleleri kaldırmanız gerektiğini düşünüyoruz.
Her okurun görüşünü yansıtarak, gözlerimizi yormak zorunda olmadığımızı düşünüyoruz. Üstelik, mevcut petrol kıtlığı nedeniyle, kömür yerine hazine aramak için çaba sarf etmek istemiyoruz (bunu, günümüzde kömürün de hazine kadar değerli olduğu yönünde sofistike bir savunma yaparak gerekçelendirmeye çalışmayın).

Halkın sabrını tüketmeye çalışmayın; zira kamu, hoşgörüsünü yeterince göstermiştir. O sıkıcı “Akriteios” veya “Akritaios”un kimyasal bileşimi hakkındaki tartışmayı ve Paskalya olaylarına dair ateşli yazılarınızı unutmuş değiliz.
Üzülerek bildiririz ki, halkın size olan takdirinin seviyesi düşmeye başlamıştır ve bunun suyun donma noktasına kadar inmesini istemiyoruz.

Burada, 27 Şubat 1919
Saygılarımızla,
HAR. H. ZAHARİADİS
GARV. TSAPİKİDİS

NOTLAR

SORUYORUZ
Yunan ulusal basınında yer alan birkaç rapordan biri de, “Epochi” gazetesinde bir süredir yayımladığımız, Ardassa’daki şiddet ve yıkımla ilgili kapsamlı ve kesin rapordur. Bu, yalnızca sözde kalmayan, asil bir vatanseverlikle ilham alan büyük bir emek ürünüdür. Tam olarak doğrulanmış veriler ve kesin rakamlarla desteklenmiş bir çalışma. Ve bu çalışma, tek bir bireyin eseri; her yeri dolaşmış, her şeyi kaydetmiş, her şeyi incelemiş ve bu eşsiz istatistiksel belgeyi sunmuştur ki, istatistiklerin değerini henüz tam olarak kavrayabilmiş değiliz.

Şimdi soruyoruz: Yetkililer ve bu acil meseleye atanmış kişiler ne ortaya koydu? İstatistikler oluşturdular mı, her şeyi hesapladılar mı, notlar aldılar mı, olayları incelediler mi? Herkesin çalışmasının değerlendirileceği zaman uzak değil. Rum halkı, gerçek işçileri ve değersiz dalkavukları tanımalıdır.

BİZE NE GÖSTERDİ?
Birkaç ay önce, komşu bir bölgenin metropolit sekreterine, o bölgenin kaç Rum köyünden oluştuğunu sorduğumuzda, şaşkın bir şekilde etrafındaki dağları işaret edip şöyle demişti: “Ben bunları nereden bileyim! Biz böyle kayıtlar tutmayız!”
Bu sözlerin yoruma veya açıklamaya ihtiyacı var mı?

VE TANRIYLA BARIŞ
Hükümetler kayıplarını açıklamaya başladı. Korkunç rakamlar, kan gölüne dönüşmüş koca okyanuslar. Şimdi barış geliyor ve her Büyük Güç savaşın sonunu getirmek için acele ediyor. Ancak savaşın fedakârlığını, grip salgını ve ardından gelen tifüs hastalığı takip etti. Sadece devletlerle barış yapmak yetmez; bu kıyımın sona ermesi için Tanrı ile de barış yapmak gerekir. İnsanlık, ağır ve kara bir kaderin gölgesi altında. Acı dolu yolculuk hâlâ devam ediyor!

PONTOS RUMLARININ ŞEHİTLER DEFTERİ

Bölüm BArdassa (Torul)

(Önceki bölümün devamı.)

Savaş sırasında bu köyden 13 kişi sürgüne gitmekten kaçınarak cephedeki askerlerin dikkatinden kurtulmayı başardı. Büyük zorluklar ve fedakârlıklarla Rus işgali altındaki bölgelere kaçtılar ve orada yaşadılar. Ancak Rusya’nın geri çekilmesi sırasında bu 13 kişi, kaçma şansı bulamadan geride kaldı. Türkler geri döndüğünde, masum bu insanlar, Sate-Kioren köyünden gelen Türkler tarafından bir sürü gibi toplandı ve katledildi. Öncesinde tüm malları ellerinden alındı; kurbanlardan biri, Savvas Mihailidis adında oldukça zengin biriydi.

Bu katliamın planı, Sate-Kioren’in imamı tarafından birkaç kişiyle birlikte yapıldı. Uydurma belgeler düzenleyerek, bu vahşeti sözde meşru gösterecek sahte kanıtlar yarattılar.

Bu köyün halkı yarı yarıya madencilikle uğraşıyordu, diğerleri ise tarım ve hayvancılıkla meşguldü. 600 koyun, 300 sığır ve 20 yük hayvanına sahiptiler. Kiliseleri, okulları ve tüm evleri harabeye döndü. Sürgün sırasında tüm mülkleri çevredeki Türkler tarafından yağmalandı. Böylece Elevi kasabası ile ona bağlı iki Rum köyü olan Eselis ve Siatus da yok oldu.

Bu 49 Rum köyü ve Elevi, Eselis, Siatus’un maddi ve manevi zararlarının nihai değerlendirmesini, Haldiya Metropolitliği’nin ilgili komisyonuna ve konuyla ilgili bilgi sahibi olanlara bırakıyoruz. Ancak ne yazık ki, bu korkunç savaş sırasında, Türk yetkililer ve halkı tarafından yapılan zararlar ve yıkımlar hakkında kamuoyuna hatalı bilgiler verilmiştir.

Raporumuzun doğruluğu tartışılmazdır, çünkü hiçbir abartıya yer verilmemiştir. Bu köylerle uzun yıllara dayanan ilişkilerim boyunca, sakinlerinin maddi ve manevi durumlarına dair bilgi sahibi olma şansına sahip oldum.

ÖZET

Şimdi, bu köy ve kasabalardaki maddi kayıpların, güvenilir kişilerden toplanan ek ayrıntılarını sunuyoruz. Tüm değerler, savaş öncesi piyasa fiyatları üzerinden, Osmanlı Altın Lirası olarak hesaplanmıştır (1 Osmanlı Altın Lirası = 100 kuruş).

Langa-Köyü

  • Kilise eşyaları, süslemeler ve ikonalar: 150
  • 500 koyun ve keçi: 500
  • 300 sığır: 1500
  • 6 katır: 90
  • 4 eşek: 20
  • 150 arı kovanı: 150
  • 15 ev, ahır ve samanlık: 1500
  • Ev eşyaları ve giysiler: 1000
  • Buğday, saman, yem bitkileri: 1000
  • 5 büyük ve 10 küçük silah: 35
  • Toplam: 5945 Osmanlı Altın Lirası

Akçalı

  • Kilise eşyaları, süslemeler ve ikonalar: 150
  • 600 koyun, 100 kuzu: 630
  • 400 sığır: 2000
  • 10 katır, 10 eşek: 200
  • 100 arı kovanı: 100
  • 20 ev, ahır ve samanlık: 2000
  • Ev eşyaları ve giysiler: 1000
  • Buğday, saman, yem bitkileri: 1200
  •  

Gargaena

Kilise giysilerinin, mücevherlerin, ikonaların ve diğerlerinin değeri: 300
800 koyun ve 200 kuzu: 860
30 katır ve 10 eşek: 500
100 arı kovanı: 100
80 ev, ahır ve samanlık: 7000
Ev eşyaları ve giysiler: 2000
Buğday, saman, ot ve bahçe ürünleri: 2000
30 büyük ve küçük silah: 60
Toplam Osmanlı altın lirası: 12.820

Vey-Tarla

Kilise giysilerinin, mücevherlerin, ikonaların ve diğerlerinin değeri: 300
500 koyun ve 100 kuzu: 530
400 büyükbaş ve sığır: 2000
10 katır ve eşek ile 60 arı kovanı: 260
30 ev, ahır ve samanlık: 3000
Buğday, saman, ot ve bahçe ürünleri: 1500
Toplam Osmanlı altın lirası: 9.090

Desmena

Kilise giysilerinin, mücevherlerin, ikonaların ve diğerlerinin değeri: 1000
2000 koyun ve 500 kuzu: 2150
1000 büyükbaş ve sığır: 5000
60 katır, 40 eşek, 100 arı kovanı: 1200
150 ev, ahır ve samanlık: 3600
Ev eşyaları ve giysiler: 4600
Buğday, saman, ot ve bahçe ürünleri: 4500
Ticaretten el konulan mallar: 4000
60 büyük ve küçük silah: 200
Toplam Osmanlı altın lirası: 26.250

Simikli

Kilise giysilerinin, mücevherlerin, ikonaların ve diğerlerinin değeri: 16.000
4000 koyun ve 1000 kuzu: 4300
1500 büyükbaş ve sığır: 7500
100 katır ve 50 eşek: 1750
360 ev, ahır ve samanlık: 5600
Ev eşyaları ve giysiler: 10.000
Buğday, saman, ot ve bahçe ürünleri: 6000
Ticaretten el konulan mallar: 3000
100 büyük ve küçük silah: 400
Toplam Osmanlı altın lirası: 53.550

ÇAĞRI

Sayın Editör,

Lütfen aşağıdaki bilgileri saygın Epochi gazetesine dahil ediniz:

Rodopolis bölgesine bağlı Daneiaha, Hamuri, Sohnoe, Sanoya, Spelia, Mountandon ve Kostortos köyleri açlık nedeniyle büyük bir ekonomik çöküş içerisindedir. Zavallı köylüler açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya. Bu felaketin temel nedeni, civardaki kötü niyetli unsurlar tarafından gerçekleştirilen yağmalar ve baskınlardır. Bu saldırılar yüzünden Sanoya köyü halkı tamamen dağıldı, tarlalarını ekilmemiş halde bırakmak zorunda kaldılar.

Diğer köylüler ise çok az ekim yapabildi ve bunun büyük kısmı hırsızlık ve aşırı vergi nedeniyle ellerinden alındı. Bugün bu köylerdeki insanlar hayatta kalabilmek için mallarının kalıntılarını yok pahasına satmak zorunda kalıyor. Sadece birkaç kilo mısır satın alabilmek için her şeylerini kaybediyorlar.

Bu trajik durumu aktararak, Rusya ve yurtdışındaki hayırsever vatandaşlarımızın bu çaresiz insanlara yardım eli uzatması için acil bir çağrıda bulunuyoruz. Onları kesin bir ölümden kurtarabilmek için yardımlarınızı esirgemeyin.

Sanoya, 28 Şubat 1919
Rahip Papa Konstantinos Kannidis

YABANCI YAYINLAR

Sayın Müdür,

Lütfen Epochi gazetesinin sütunlarında aşağıdaki mesajı yayınlamama izin verin:

İstanbul’da yaşayan Bay Andreas Myridis’e memleketi Livera’daki yoksullar için 50 Osmanlı Lirası bağışladığı için en derin şükranlarımızı sunuyoruz. Aynı zamanda, tüm yurtdışındaki hemşerilerimizden Trapezunt Metropoliti Chrysantos aracılığıyla köylülerimize yardım etmelerini rica ediyorum.

Sayın Müdür, saygılarımı kabul ediniz.

Livera, 25 Şubat 1919
Savas I. Papadopoulos
Livera Okulları Müdürü

KRONİKLER

Akathistos İlahisi
Dün Theoskepastos Kilisesi’nde Metropolitimiz tarafından Akathistos İlahisi okundu.

Fransız Jandarmaları
Önceki gün şehrimize ulaşan İngiliz savaş gemisiyle yaklaşık 20 Fransız jandarması geldi.

Gelenler
Argyropolis’ten Metropolit Laurentios şehrimize ulaştı. Önceki gün Fransız delege Bay Lepissier, çevirmeni Bay X. Stratigopoulos ile Metropolit’i ziyaret etti.

Bay Crawford’un Rum Kulübü Ziyareti
Dün saat 10:00’da, şehirdeki İngiliz askeri temsilcisi Bay Crawford, Rum Kulübü’nü ziyaret etti. Yönetim kurulu tarafından sıcak bir şekilde karşılandı ve çay ikram edildi.

ALTIN SÜTUN

Giresun Rum Cemaati Yetimhanesi İçin Bağış Listesi

  • N. Papadopoulos Kardeşler (Fabrikatörler): 150 çift ayakkabı (300 Osmanlı Lirası)
  • Mihail Karambagi: 85 Osmanlı Lirası
  • Th. Stavrianidis Kardeşler: 75 Osmanlı Lirası
  • Georgios Th. Kakoulidis: 75 Osmanlı Lirası
  • Ioannis P. Seitanidis: 75 Osmanlı Lirası
  • Mih. Leptourgos Kardeşler: 50 Osmanlı Lirası
  • G. Mavridis’in oğulları: 40 Osmanlı Lirası
  • Leonidas G. Aslanidis: 25 Osmanlı Lirası
  • Alexandros Chryssohoos: 25 Osmanlı Lirası
  • Panag. Poimenidis: 25 Osmanlı Lirası
  • Theodoros Emirzas: 25 Osmanlı Lirası
  • Anonim: 25 Osmanlı Lirası
  • Lazaros Mavrommatis: 25 Osmanlı Lirası
  • Hacı Panag. Simeonidis: 25 Osmanlı Lirası
  • Eftihia N. Feloukidou: 20 Osmanlı Lirası
  • Konst. Atmatzidis: 20 Osmanlı Lirası
  • Haralam. Papadopoulos: 20 Osmanlı Lirası
  • Haralam. Eleftheriadis: 20 Osmanlı Lirası
  • G. Delikaris Kardeşler: 15 Osmanlı Lirası
  • Tsapakidis Kardeşler: 13 Osmanlı Lirası
  • Amanatidis Kardeşler: 15 Osmanlı Lirası
  • Ioannis Nasoufis: 15 Osmanlı Lirası
  • Georgios Michaelidis: 15 Osmanlı Lirası
  • Hacı Savvas Tsaousis: 10 Osmanlı Lirası
  • Eleftherios Tomboulis: 15 Osmanlı Lirası
  • Ioannis Kolasis: 10 Osmanlı Lirası
  • Kyriakos Atmatzidis: 10 Osmanlı Lirası
  • Georgios Spathopoulos: 10 Osmanlı Lirası
  • Ioannis Zachariadis: 10 Osmanlı Lirası

(Devamı var)

  • YEREL HABERLER
    Giresun

    (Düzenli Muhabirimizden)

Geçtiğimiz Cumartesi, 16’sında, şehrimizin amatör sanatçılar topluluğu, Yetimhaneye fayda sağlamak amacıyla ikinci tiyatro gösterisini gerçekleştirdi. Program, monologlar, şarkılar ve komediler açısından oldukça zengindi. Genel olarak izleyiciler hem gösteriden hem de 1.700 lira tutarındaki gelir sonucundan büyük bir memnuniyet duydu.

Bu gelir başarısı, şüphesizGiresunlu hemşerilerimizin cömertliğine borçlu olmakla birlikte, kısmen de Bayan Galatia G. Pavlidou ve Sayın Leonidas G. Aslanidis’e (topluluk üyesi) aittir. Çünkü, akıllıca bir fikirle bir pastayı açık artırmaya sunmuşlar ve bu pasta 1.200 lira getirmiştir.

Topluluğun yöneticisi Sayın Ioannis Aslanidis ile tüm amatör sanatçılar tebrikleri fazlasıyla hak etmektedir.

Gelecekte eser seçimine daha fazla özen gösterileceğini umuyoruz. Amatör sanatçılar arasında Bayanlar El. Toumbouli, Anth. Neofytou, Our. Sourmeli, El. Efstasiadou ve Eut. Ierokleous ile Baylar İ. Aslanidis, El. Ignatiadis, Leon. Aslanidis, Sym. Kefalidis ve N. Papadopoulos gibi yetenekli isimler bulunurken, daha kaliteli ve estetik değeri yüksek eserlerin, tanınmış yazarların eserlerinin sahnelenebileceğine inanıyoruz.

  • ANMA TÖRENİ
    Yarın, 3 Mart Pazar günü, Aziz Grigorios’un Metropolitlik Kilisesi’nde geleneksel yıllık Piskoposluk anma töreni gerçekleştirilecektir.

Bu vesileyle tüm Ortodoks Hristiyanlar törene katılmaya davet edilir.

Trabzon, 2 Mart 1919
Kadınlar Kardeşliği “Merimna” Ofisi

  • TRABZON METROPOLİTİ PARİS’E GİDİYOR
    Yarın Trabzon Metropoliti Ekselansları Chrysantos, Konstantinopolis üzerinden Paris’e, Patrikhane tarafından kendisine verilen ulusal görev kapsamında hareket edecektir.

Patrikhane tarafından seçilen heyet, Ekümenik Tahtın Vekili Prusa Metropoliti Ekselansları Dorotheos, Trabzon Metropoliti Ekselansları Chrysantos ve sivil danışmanlar Dr. Aleksandros Papa ile John Hatzopoulos’tan oluşmaktadır.

Heyet halihazırda Paris’e ulaşmış olup, Trabzon halkı, sevgili ruhani liderlerinden ayrılmanın hüznü içinde, yüksek misyonunda kendisine başarılar dilemektedir.

  • GİRESUN – HALDIA METROPOLİTİK MESELESİNİN GARİPLİKLERİ
    (Protokol No. 131)

Sayın Editör,

6 Şubat tarihli “Faros” gazetesinde “Resmi Bildiri” başlığı altında yayımlanan ve varlığı şehrimizde bilinmeyen bir ihtiyar heyetine ait garip bir belgeyi şaşkınlıkla okuduk.

Bu heyetin üyelerinden biri olan Sayın Th. Panidis’in, hayatı boyunca ne okullara, ne toplumsal mülklere, ne Yardımseverler Derneği’ne, ne de Yetimhaneye en ufak bir katkısı olmadığı gibi, hiçbir toplumsal kuruma seçmen ya da üye olarak dahi katılmadığı bilinmektedir.

Öte yandan Sayın G. Spathopoulos, Haldia Metropoliti’ni reddettiğine dair bir belgeyi bizzat imzalamış, ardından Metropolit tarafından kendisine gönderilen ihtiyar heyeti kararını geçersiz sayarak geri göndermiştir. Son zamanlarda ise Konstantinopolis’teki mülteciler komisyonunun alt komitesine Haldia Metropoliti tarafından atanmış, ancak bu atamayı kabul etmeyerek, doğrudan bir atama beklediğini bildirmiştir.

Özetle, yayımlanan bildirideki imzasının ya sahte olduğunu ya da dikkatsizlikle atıldığını düşünüyoruz.

Bu konuda, 5 Ocak tarihli “Epohi” gazetesinde yayımlanan belgeleri referans göstererek Haldia Metropoliti’nin Giresun’daki faaliyetleri hakkında daha fazla konuşmayı gereksiz buluyoruz.

Ayrıca, 23 Şubat tarihli “Faros” gazetesinde Sayın Th. I. Fytianos’un Haldia Metropoliti’ni savunan bir yazısını okuduk ve bu cesareti karşısında hayrete düştük! Ancak elimizde, 19 Aralık 1918 tarihli, bizzat oğlunun da imzaladığı ve bize hitaben yazılmış bir mektup bulunmaktadır.

Mektupta şu ifadeler yer almaktadır:

“Argyroupolis (Gümüşhane) bölgesi Metropolit Lavrentios’tan nefret etmektedir. Eğer Patrikhane’nin müdahalesi olmasaydı, sizden önce biz kendisini reddederdik.”

Ancak bugün, mesele artık açıkça tartışıldığından, bize kardeşlik elini uzatarak, birlikte beklentilerimize uygun bir ruhani lider seçmeyi teklif etmektedirler.

Bu iki yüzlü tutum, tarafımızca anlamlandırılamamaktadır ve biz de bu davranışları yorumlamaktan kaçınmaktayız.

“Faros” gazetesi daha önceki bir sayısında, Giresun’daki bazı kuruluşların Haldia Metropoliti’ni getirmek için Bay Pimenidis ve Bay Ermeidis’i Trabzon’a gönderdiğini yazmıştı. Ancak bahsedilen kişiler aslında Trabzon’a hayvan satın almak için gitmiştir!

Bütün bu tiyatronun sona ermesi gerektiğine inanıyoruz. Sayın Lavrentios ve onun iki sadık destekçisinin, Giresun cemaatinin zararına oynadığı bu anlamsız komediye artık son verilmelidir.

Giresun, 28 Şubat 1918
Giresun Rum Cemaati Geçici Yüksek Komitesi

A. G. Neofytos
I. P. Sourmelis
H. Th. Eleftheriadis
Arist. Delikaris
Mich. Mavridis

AÇIK MEKTUPLAR

Sayın Müdür,
Lütfen aşağıdakileri yayımlar mısınız:

20 Şubat tarihli “Faros” gazetesinde “Milliyetperver” takma adıyla yayımlanan bir makale okudum. Bu makale, bazı kasıtlı giriş manevralarının ardından, Trabzon’daki Tirebolu cemaatinin parasından bahsetmekte ve bu paranın halkın itirazlarına rağmen yıllardır Sayın Mihail G. Mavridis’in elinde kaldığını, Trabzon Metropoliti Chrysantos’un hoşgörüsü ve onayıyla orada tutulduğunu belirtmektedir.

Tirebolu Cemaatinin uzun yıllar sekreterliğini yapmış biri olarak, bu paranın ne olduğunu ve hangi amaç için toplandığını çok iyi biliyorum. “Milliyetperver”in verdiği bilgilerin tamamen gerçek dışı olduğunu gördüğüm için, bir vatandaş olarak kamuoyunu bu mesele hakkında bilgilendirmeyi gerekli görüyorum. Bay Mihail G. Mavridis, yazıyı benimle paylaştı ancak tamamen yalanlardan oluştuğu için cevap verme gereği duymadığını söyledi.

Rusya’daki Tirebolu topluluklarından bağışlarla toplanan bu para, yaklaşık 10 yıl önce Tirebolu’daki okulların ihtiyaçları için gelir getiren bir mülk satın almak amacıyla oluşturulmuştu. O dönemdeki cemaat temsilcileri, uygun bir mülk bulunana kadar bu paranın, Bay G.P. Mavridis’in oğullarına emanet edilmesini ve bir bankaya yatırılmasından daha avantajlı koşullarda tutulmasını kararlaştırmışlardı. G.P. Mavridis’in oğulları, cemaatin çıkarlarını göz önünde bulundurarak, temsilciliğin önerdiği şartları kabul etmişti.

Ancak Tirebolu sakinlerinin mali durumu kötüleştiğinden, cemaatin parası üzerinde tasarrufta bulunma girişimleri başladı ve bunun için başvurular yapıldı. Ancak bu başvurular, önceki kararlarla çeliştiği için dönemin Trabzon Metropoliti Konstantinos tarafından reddedildi. Daha sonra, aynı nedenlerle yapılan bir başka başvuru da, Trabzon Metropoliti Chrysantos tarafından reddedildi. Chrysantos, cemaatin parasının tamamen kaybedilme riski olduğunu düşünerek, önceki benzer örneklerden hareketle bu kararı aldı.

Bay G.P. Mavridis’in oğulları, ilk başvuruda kendi şahsi mallarından ipotek karşılığında kredi verebileceklerini belirtmişlerdi, ancak o dönemde başvuranların hiçbiri bu teklifi kabul etmemişti. Herkesin cemaat parasını kullanmayı tercih etmesinin nedeni açıktır.

Zorunlu ve gerekli bazı ödemeler dışında, Trabzon’un geri alınmasından sonra iç bölgelerden dönen Tirebolu sakinlerine, Mihail G. Mavridis’in teklifi ve Trabzon Metropolitliği’nin onayı ile mali yardımlar yapılmıştır. Bugün söz konusu cemaat fonu, faiziyle birlikte ancak 700-800 sterline ulaşmaktadır.

Üzüntüyle görüyorum ki, “Faros” gazetesi, kalitesine ve ciddiyetine bakmaksızın, sunduğu her yazıyı yayımlamakta, yeter ki bunu yönetimin aleyhine olacak şekilde yapabilsin.

İoannis Aslanidis
Giresun, 28/13 Mart 1919

·       BAY CLEMENCEAU’YA SUİKAST GİRİŞİMİ

TÜM DETAYLAR

Fransa Başbakanı Bay Clemenceau, evinden çıkıp Dışişleri Bakanlığı’na gitmek üzere bekleyen arabasına bindiği sırada suikast girişimine uğradı.

Suikastçı, Browning marka tabancayla yedi el ateş etti. Polis tarafından kovalanırken polislere de ateş açtı ve iki polisi yaraladı. Sonunda yakalandı.

Bu olay, Fransız başkentinde büyük bir heyecan yarattı.

·       SALDIRININ DETAYLARI

Kamu Güvenliği Müdürlüğü’nün resmi açıklamasına göre suikast şu şekilde gerçekleşti:

Başkan Clemenceau, Dışişleri Bakanlığı’na gitmek üzere evinden çıktı ve arabasına bindi. Ancak araba hareket ettiği anda, bir kapının arkasına saklanmış olan bir kişi aniden ateş açtı.

Yedi kurşunun ikisi hedefini şaşırdı. Üçüncü kurşun Başkan’ı sağ omzundan yaraladı. İki kurşun şöför ve yardımcısının kıyafetlerini delip geçti. Kalan iki kurşundan biri Başkan’ın sol eline, diğeri ise kaburgalarının yanına isabet etti.

·       CLEMENCEAU’NUN DURUMU

Fransız Başbakanı’nın sağlık durumu hakkında şu bilgiler verilmiştir:

Omzundan kan kaybetmesine rağmen bilincini kaybetmedi. Orada bulunan vatandaşların yardımıyla arabasından indi ve evine girdi. Çevresindekilere kendini kötü hissetmediğini söyledi.

Ancak evine girdikten kısa bir süre sonra muhtemelen kan kaybından dolayı bayıldı. Hemen çağrılan ünlü cerrah Profesör Gosset, Clemenceau’nun bakımını üstlendi.

Daha sonra Clemenceau bazı dostlarına şu sözleri söyledi:
“Bu saldırının, konferanstaki diğer politikacıları tüm sorunları çözmek için bir teşvik unsuru olacağını umuyorum. Komisyonların çalışmaları kesintiye uğramadan devam edecek.”

·       SUİKAST GİRİŞİMİNİN SONRASI

Paris gazetelerinin özel baskılarıyla duyurduğu haber, büyük yankı uyandırdı.

Fransa’daki tüm gazeteler, siyasi görüş farkı gözetmeksizin, suikast girişimini şiddetle kınadı. Clemenceau’nun olağanüstü siyasi yeteneklerini ve ülkesine ve insanlığa yaptığı paha biçilmez hizmetleri öven yazılar yayımlandı.

On binlerce kişi, Fransız Başbakanı’nın evinin önünden geçerek destek gösterdi. Öğle saatlerinde terhis edilen Fransız askerleri, büyük bir protesto gösterisi düzenleyerek Clemenceau’nun evinin önüne yürüdü. Aynı zamanda Fransa’nın dört bir yanından ve müttefik ülkelerden Clemenceau’ya destek ve geçmiş olsun mesajları yağdı.

·       DESTEK MESAJLARI

Konferansın tüm komiteleri ve özel kurulları ile kamu kurumları çalışmalarını durdurdu.

Clemenceau’yu ziyaret eden ilk isimlerden biri, ABD Dışişleri Bakanı Robert Lansing oldu. Lansing, ABD hükümetinin ve halkının derin sempatisini iletti ve ABD’nin bu alçakça saldırıyı şiddetle kınadığını belirtti.

Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos da Paris Büyükelçisi Romanos ile birlikte Clemenceau’yu ziyaret edenler arasındaydı.

TELGRAFLAR

İngiltere Kralı, Bay Clemenceau’ya aşağıdaki taziye telgrafını gönderdi:

“Büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla size yönelik saldırıyı öğrendim. Yaralarınızın ciddi olmadığını ve olağanüstü direnciniz ile cesaretiniz sayesinde hızla iyileşeceğinizi içtenlikle ümit ediyorum. Fransa ve müttefikleriniz için sürdürdüğünüz büyük, değerli ve görkemli çabalarınıza devam edebilmenizi diliyorum.”

KATİL KİM?

Katil, 23 yaşında olup Corbie kökenlidir. Paris’teki tüm anarşist merkezlere devam etmiş, görüşlerinin sertliği ile her zaman öne çıkmıştır. Hatta sosyalist çevrelerde bile aşırı ve tehlikeli bir anarşist olarak görülmüş, son derece antipatik biri olmuştur.

En yakın karakola götürüldüğünde, adının Jean Cottin (ya da Émile Cottin) olduğunu, marangoz ve ince işçilik ustası olarak çalıştığını söyledi. Soğukkanlılığını koruyarak polise şu açıklamayı yaptı:
“Ben bir Fransız anarşistiyim. Yaptığımın tamamen bilincindeyim ve tüm sorumluluğu kabul ediyorum.”

YUNANİSTAN’DAN TAZİYE MESAJI

Yunanistan Bakanlar Kurulu, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Clemenceau’ya şu telgrafı gönderdi:

“Zatıâlinizin kıymetli hayatına yönelik bu alçak saldırı karşısında derin bir üzüntü duyuyoruz. İnsanlığın ve özellikle Helenizmin büyük bir dostu olarak gördüğümüz zatıâlinize yapılan bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Üstlenmiş olduğunuz yüce görevi sürdürebilmeniz için acil şifalar diliyoruz.”

BAY VENİZELOS

Bay Venizelos, Bay Romanos eşliğinde Clemenceau’nun sağlığı hakkında bilgi almak üzere evine gitti. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanları ve tüm bakanlar Clemenceau’nun evinde bulunuyordu.

Başkan’ın arabasına dokuz kurşun sıkıldı. Saldırı, sabah 9:14’te, kendisi Savaş Bakanlığı’na gitmek üzere evinden çıktığı sırada gerçekleşti. Anarşist olan saldırgan Cottin, halk tarafından linç edilmekten son anda kurtuldu.

Bir kurşun Clemenceau’nun omzuna isabet etti. Doktorlar Gossé ve Tuffier, Clemenceau’nun durumunun ciddi olmadığını, kurşunun çıkarılmasına gerek olmadığını ve şu an için herhangi bir komplikasyon beklenmediğini bildirdi.

TEŞEKKÜR MESAJI

“Bizans” gazetesinden aldığımız bilgiye göre, birkaç gün önce Trabzon’dan gelen emekli eczacılar, doktorlar, diş hekimleri ve veterinerler, Trabzon Metropoliti Chrysanthos’a içten teşekkürlerini sunmuşlardır.

Metropolit Chrysanthos, Trabzon’da bir ay boyunca onlara babacan bir ilgi göstermiş, yoksul olanları desteklemiş ve Fransız temsilcisi Bay Lepissier ile iş birliği yaparak, Rusya’dan gelen savaş gemisi “Fransa”’nın Trabzon’a uğrayarak onları almasını sağlamıştır.

Ayrıca, geminin kaptanına, yardımcı kaptanına ve mürettebatına, yolculukları sırasında gösterdikleri ilgiden dolayı içten teşekkür ederler.
Anastasios Zafeiropoulos – Eczacı

Dün, yıllardır gurbette olan sevgili kardeşim Bay Ioannis K. Amarantidis Samsun’dan geldi.
A.K.A.

DİĞER HABERLER

Romanya bayrağı taşıyan “Eleni” adlı buharlı gemi yarın sabah saat 10:00’da Rize ve Batum’a hareket edecektir.
Yolcu ve yük taşımacılığı ile ilgilenenler, Fotseropoulos Kardeşler ofisiyle iletişime geçebilirler.

Matbaa
Georgios E. Mihailidis

(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)