İçeriğe geç

SAYI 35, 19 Şubat 1919, Salı

2. Yıl, Sayı 35
Trabzon, Salı 19 Şubat 1919

Gazete ofisi: Semercilerpaşa Caddesi, Fostiroğlu Bankası’nın yanında, No: 1-2, Trabzon
Yönetici ve sahibi: Nikos Kapetanidis

YUNAN RUHU

Atina Üniversitesi profesörlerinden oluşan bir heyet, ABD Başkanı Wilson’a fahri hukuk doktoru diplomasını takdim etti. Wilson, heyet başkanı Bay Andreadou’nun konuşmasına cevaben, kendisine gösterilen bu onur için minnettarlığını ifade etti. Ayrıca, bu vesileyle Yunan çalışmalarının önemine ve değerine vurgu yaparak, Yunan ulusunun özgürlük ve Milletler Cemiyeti ilkelerini benimseme konusundaki coşkusuna hayranlığını dile getirdi.

Yunan ulusu, tarih boyunca titizlikle koruduğu erdemlerinin adil ve doğru bir şekilde takdir edilmesinden gurur duymaktadır. Bu erdemleri gelecekte daha da geliştirme ve yayma gücüne sahiptir. Tarih, Helenizm fikrinin her zaman ahlak ve özgürlük ilkeleriyle özdeşleştiğini göstermektedir. Yunan ulusu, bu idealler uğruna mücadele etmiş ve fedakârlıkta bulunmuştur.

Özgür bir halk olarak hiçbir zaman fetihçi olmamış, yalnızca bağımsızlığını savunma zorunluluğuyla veya geri kalmış toplumları aydınlatma amacıyla silaha sarılmıştır. Bu gerçeğin en parlak kanıtı, Antik Çağ’da Perslere karşı verilen mücadeleler, Orta Çağ’da barbarlara karşı direniş, 1821’in görkemli destanı ve son yıllardaki zaferlerle dolu savaşlarıdır.

Bugün siyasi ve sosyal arenada başı çeken milletler, büyük ölçüde uzun yıllar süren Yunan eğitimi ve Yunan felsefesinin özümsenmesi sayesinde olgunlaşmıştır. Ancak Helenizm, insan aklının en ölümsüz eserlerini yaratan bir ulus olarak, özgürlük ve ahlak fikrini doğuştan taşımaktadır. Doğal bir şekilde ilerleme, uygarlık ve mükemmellik arayışına yönelmektedir. Ata erdemlerini örnek alarak, gelecek nesiller için atalarının geçmişte olduğu gibi yol gösterici olmayı hedeflemektedir.


MAKALE

AHLAKİ ARTIKLAR

Her toplumda sağlıklı ve çürümüş unsurlar bulunur. Toplumlar arasındaki temel fark, bazılarında yozlaşmış, suçlu, vicdansız ve aşağılık unsurların baskın olması, bazılarında ise zihinsel aristokrasinin, sağlam ve güçlü ilkeler taşıyan insanların hâkim olmasıdır.

Eğer bir toplum, birincilerin eline düşerse zamanla çöker ve yok olmaya sürüklenir. Ancak ikinci grubun hâkimiyetinde olan bir toplum gelişir, güçlenir ve uygarlığın zirvesine ulaşır.

Öyleyse görüyoruz ki bir yanda ruhen ve aklen güçlü olanların aristokrasisi, diğer yanda ise suçluların aristokrasisi bulunmaktadır.

Ancak bazen en saf toplumlarda bile yozlaşmış yaratıklar, alçak ve değersiz unsurlar mantar gibi ortaya çıkar. Bunlar, toplumsal uyumu ve güzelliği gölgeleyen, topluma yabancı unsurlar olarak “yozlaşmış varlıklar ve ahlaki artıklar” olarak damgalanır.

Bu kişiler, kendileri gibi olanlardan bir çember oluşturur ve toplumun güzelliğini, uyumunu, ilkelerini ve büyüklüğünü yok etmeye çalışırlar. Hatta kimi zaman toplumun varlığını bile tehdit ederler. Bunlar, leşler üzerinde uçan kargalar gibidir. Yıkımlardan ve felaketlerden beslenirler, çünkü ruhları tam anlamıyla çirkinliğin vücut bulmuş hâlidir. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak hastadırlar ve dengesizlikleri delilikten bile kötüdür.

Ancak böyle bir toplumun ahlaki artıklarını eninde sonunda sağlıklı ve canlı kesim süpürüp atacaktır. Çünkü bu kesim, yeni ve güçlü bir yaşam enerjisini içinde barındırmaktadır.

Tüm bu yozlaşmış unsurlar, çürümüş bir hayatın temsilcileridir ve sosyal dinamikler gereği yok olmaya mahkûmdurlar. Onların yerini, güçlü ve canlı olanlar alacaktır. Bu, toplumumuzun gerçek aristokrasisini oluşturacaktır.

Burada aristokrasi derken, servet, güç ya da soya dayalı bir aristokrasiyi kastetmiyoruz. Gerçek aristokrasi, zihinsel ve ahlaki aristokrasidir. Bunlar az sayıda olabilir, ancak hepsi seçkin ve güçlü bireylerdir.

Yeni bir hayatın yükselişi bir mucize gibi önümüzde dururken, eski ve çürümüş hayat ise hızla uçuruma sürüklenmektedir.

Çürümekte olan bu hayatın temsilcileri, son şarkılarını söylerken, yeni hayatın temsilcileri zafer marşlarını söylüyor ve büyük bir coşkuyla zaferlerini kutluyorlar.

G.

Bayan THELEME’nin 1919 Yılı Hakkındaki Görüşleri

Hımm! Bunun üzerinde melankolik bir sis türü hâkim. Bu, mevcut ahlaki, siyasi ve ekonomik kaostur. Ancak bu yok olacaktır. Silahlanalım ve sabır ile cesaretle bekleyelim. Zaferimize rağmen, ülkemiz (Fransa) hâlâ fedakârlıklara katlanmak zorunda kalacak ve ilk kazanılan zaferlerin sarhoşluğuna kapılmamalıdır. Doğuda hâlâ zorluklarla karşılaşacak ve müttefik bir güçle anlaşmazlık yaşayacaktır. Ancak bu olay, nihai olarak adalet ve dostluk ruhu içinde çözülecektir. Ancak bu, yılın tamamı için uluslararası ilişkilerin yeniden kurulması ve tarım, ticaret ve sanayi açısından pratik başarı yoluna girmemiz bakımından önemsizdir.

Wilson’un öngöremediği zorluklar, onun 14 maddelik programında önemli değişikliklere yol açacaktır, ancak programın ruhu yine de saygı görecektir. Görünüşe göre İngiltere, göz koyduğu her şeyi elde edemeyecektir. İç tehdit niteliğindeki sorunlara karşı sağduyusunu ve uzlaşmacı yaklaşımını kullanarak kendini savunmak zorunda kalacaktır. Almanya, demokratik yapısını korumakta zorlanacaktır. Henüz bir demokrasi için olgunlaşmamıştır. Şu anda, halkı çeşitli ve hatta çelişkili etkilerin etkisi altında olup, başına ne geleceğini ya da köklü bir reformun gerekliliğini tam olarak anlayamamaktadır. Yaşadığı başarısız deneyimlerin ardından, geniş çaplı bir monarşinin yeniden kurulma ihtimali yüksektir. Wilhelm II’nin yargılanarak idam edilmesini muhtemel görmüyorum.

Rusya, kargaşa ve sefalet içinde kalmaya devam edecek ve bizden büyük bir yardım alamayacaktır. Kendi ülkemizde ise bazı kraliyet kargaşaları yaşanacaktır. Genel olarak, önceki beş yıl ile kıyaslandığında 1919 yılı ağır ve karanlık görünecektir. Ancak büyük olaylar olgunlaşma sürecinde olacaktır. Ancak ancak 1920’nin eşiğinde zaferin meyvelerini toplamaya başlayacak ve dünyayı etrafımızda daha güzel bir yer olarak hissedeceğiz.


Mülteciler Komisyonunun Çalışmaları

Birkaç gün önce, Trabzon Metropoliti Ekselansları Chrysantos’un başkanlık ettiği mülteciler komisyonunun hesap raporu yayımlandı ve dağıtıldı. Bu rapor, üstlenilen ve başarıyla tamamlanan milli çıkarları gözeten ve kurtarıcı bir görevin aydınlatıcı derslerini ve açıklayıcı gerçeklerini içermektedir.

Komisyon, Ekselanslarının önderliğinde Rus işgali başladığı ilk günden itibaren kurulmuş olup, savaşın şiddetli dalgalarının binlerce aç ve çıplak soydaşımızı Trabzon’a sürüklediği dönemde faaliyete başlamıştır. O zamandan bugüne dek büyük bir özveriyle ve fedakârlıkla çalışarak zor ve meşakkatli görevini sürdürmüş, bu acılar içindeki milletin yaralarına merhem olmuş ve kadere mahkûm kardeşlerimizin kederli ruhlarına teselli sunmuştur.

Komisyonun hesap raporunu dikkatlice inceledik. Bizi en çok etkileyen ve çalışmasını milletin vicdanında yücelten şey, yalnızca bu kompleks kuruluşun sistematik organizasyonu ve çalışma yöntemlerinin düzenliliği değil, aynı zamanda yönetimdeki etkinlik ve derin vatanseverlik duygusudur. Trabzon Metropoliti Chrysantos, bu milli kurumu yaratıcı zekâsıyla bir ışık kaynağına dönüştürmüş, bu kutsal ateşi sürekli besleyerek daha büyük alevler saçmasını ve sıcaklığını her yere yaymasını sağlamıştır.

Aynı zamanda, yüksek ideallerle dolu, milletimizin ruhunu içlerinde taşıyan, yorulmak bilmeyen ancak sessizce çalışan iş arkadaşlarını seçip göreve almayı başarmıştır. Bu kişiler, kendilerini ve liderlerini onurlandırarak, bütün bir ulusu temsil eden asil bir misyonu başarıyla yerine getirmişlerdir. Bu fikir işçilerine olduğu kadar, milletimizin asil ruhuna sahip bireylere de minnettarlık borçluyuz. Bu asil insanlar, ulusumuzun trajik kaderini duyduklarında spontane bir şekilde dünyanın dört bir yanından yardıma koşmuş, komisyona cömert bağışlarda bulunmuş ve böylece soylu kökenlerini bir kez daha kanıtlamışlardır.

Petrograd’dan Vladivostok’a, Rize’den Marsilya’ya kadar soydaşlarımızın feryatları, asil ve duyarlı kalplerin derinliklerinde yankı bulmuştur. Dünyanın dört bir yanına dağılmış, milletimizin girişimci ruhu ve cesur karakteriyle yoğrulmuş insanlar, burada yaşanan trajediye dikkat kesilmiş, ulusal gemimizi kurtarmak için gösterilen insanüstü çabalara destek vermişlerdir.

Trabzonlular ve çevre köylerin sakinleri de mülteciler karşısında cömertliklerini göstermekte geri kalmamış, ellerinden geleni yaparak para, yiyecek, yatak takımları, mutfak gereçleri ve barınak sağlamışlardır. Bu nedenle, onlara da hak ettikleri övgü ve milli şükran sunulmalıdır.

Komisyonun raporundan öğrendiğimize göre, 340 bin ruble toplanmış olup, Rus hükümetinden gelen gıda yardımları hariç tutulduğunda bu miktar 2 milyon rubleyi aşmaktadır. Bu fon, yardıma ihtiyacı olan herkesin –ırk ve din ayrımı gözetmeksizin, Rumların, Türklerin, Ermenilerin, Arapların ve Yahudilerin– beslenmesi, sağlık hizmetleri sağlanması, yetimhanelerin ve sığınma merkezlerinin işletilmesi için harcanmıştır.

Ayrıca, Trabzon’daki yardımlardan çoğunlukla Rodopolis, Haldia, Neokaisareia ve Koloneia bölgelerinden gelen mültecilere destek sağlanmıştır. Örneğin, toplam 22.446 mültecinin 10.563’ü Rodopolis bölgesine, 7.376’sı Haldia’ya, 2.635’i Neokaisareia ve Koloneia’ya, yalnızca 1.822’si ise Trabzon bölgesine aitti.

Devlet yardımları kapsamında Rodopolis’e 50.057 okka mısır ve 15.218 okka patates, Haldia’ya 10.624 okka mısır ve 208 okka patates, Trabzon’a 40.839 okka mısır ve 16.250 okka patates, Türk mültecilere ise 92.652 okka mısır ve 28.336 okka patates dağıtılmıştır.

Çeşitli bölgelerden komisyona gönderilen bağışlar sayesinde ekmek, un, tuz, mısır, arpa, şeker, kumaş ve nakdi yardımlar sağlanmıştır. Örneğin, Maçuka ve Santa bölgesindeki mültecilere 29.259,32 ruble, Haldia bölgesindekilere 97.030 ruble, Kerasunta’dakilere 39.808,50 ruble, Neokaisareia’dakilere 5.991 ruble, Trabzon’dakilere ise 24.756,28 ruble yardım yapılmıştır.

Ayrıca Amasya, Pafra, Karahisar, Ankara, Konya, Bursa, İstanbul, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, İzmir, Şam, Halep gibi yerlerden gelen asker ve mültecilere de mali destek sağlanmıştır. Komisyon, 130 yetime barınak sağlayan bir yetimhane işletmekte ve son zamanlarda 40’tan fazla yetimi barındıran bir Ermeni yetimhanesi de kurmuştur.

Mülteciler Komisyonu’nun bu ağır ve meşakkatli görevi, büyük bir özveri ve fedakârlıkla tamamlanmıştır. Bu nedenle, tüm üyelerine ve özellikle büyük sorumluluk üstlenen Başkan Yardımcısı ve Sayman Bay Avramidis’e, yetimhane yöneticisi Antonios Papadopoulos’a ve çalışmalara katkıda bulunan herkese hak ettikleri övgü ve milli şükran borçluyuz.

PONTUS YUNAN ŞEHİTLİĞİ

ARDASSA (Torul)

(Öncekinin devamı)

Sarantar: Tamamen Yunan nüfusuna sahip bir yerleşim yeri olup, 90 aileden oluşan 900 nüfusa sahipti. Coğrafi konumu nedeniyle halkın büyük bir kısmı çiftçi ve hayvancıydı, ancak bazıları Karadeniz kıyılarında ve Rusya’nın çeşitli bölgelerinde ticaretle uğraşan tüccarlardı. Çalışkan bir halk olduğu için önemli bir refah seviyesine ulaşmıştı. Ancak iki saldırıya uğramış ve bu saldırılarda 16 kişi katledilmiştir. Bunlardan biri, saldırganların eğlencesi için boynuna çanlar asılarak zorla dans ettirilmiş, ardından katledilip hayvan gübresinin içine atılmıştır. Köyün bazı sakinleri sürgün edilmiş, bazıları ise Rusya topraklarına kaçarak Kafkasya ve Kırım’a dağılmış, burada maruz kaldıkları zorluklar nedeniyle büyük oranda ölmüşlerdir. Türkiye’de sürgüne gönderilenlerin akıbeti ise bilinmemektedir. Malları yağmalanmış, taşınmaz mülkleri yok edilmiş, kiliseleri talan edilip tahrip edilmiştir. Günümüzde bu yerleşim yeri tamamen terk edilmiş ve harabe halindedir.

Papavram: Tamamen Yunan nüfusuna sahip bir yerleşim yeri olup bir kilisesi ve 23 aileden oluşan 105 nüfusu vardı. Coğrafi konumu nedeniyle ağırlıklı olarak hayvancılıkla geçiniyordu. 900 koyun, 900 sığır ve 20 yük hayvanına sahipti. Nisan 1916’da iki saldırıya uğramış, 5 kişi katledilmiştir. Bunlardan biri olan 65 yaşındaki Kyriakos Matentsidis, canını kurtarmak için fidye ödemesine rağmen idam edilmiş, ölmek üzereyken Ateş’e atılıp şişlenerek yakılmıştır. Köy sakinleri Kafkasya’ya dağıtılmış ve büyük bir kısmı orada ölmüştür. Kiliseleri, evleri ve malları yağmalanıp yakılmıştır. Günümüzde köy tamamen terk edilmiş ve harabe halindedir.

SİDİS BÖLÜMÜ

Bu bölümdeki dört köy, mültecilerin ve saldırganların güzergâhı üzerinde bulunuyordu.

Mavrena: Tamamen Yunan nüfusuna sahip bir yerleşim yeri olup, süslü bir kiliseye sahipti. 70 aileden oluşan 500 nüfusu vardı. 500 koyun, 200 sığır ve 10 yük hayvanına sahipti. Çalışkan halkı sayesinde refah içinde yaşıyordu. Ancak taşınır ve taşınmaz tüm mülkleri yağmalanıp yok edilmiş, kilisesi tahrip edilip yok edilmiştir. Halkı Kafkasya’ya dağıtılmış ve büyük ölçüde ölmüştür. Günümüzde terk edilmiş ve harabe halindedir.

Sarpiskia: Tamamen Yunan nüfusuna sahip bir yerleşim yeri olup bir kilisesi ve 40 aileden oluşan 250 nüfusu vardı. 400 koyun, 200 sığır ve 20 yük hayvanına sahipti. Verimli ve gelişmiş bir bölgeydi, ancak Mavrena köyüyle aynı akıbete uğradı. Günümüzde terk edilmiş ve harabe halindedir.

Auliana: Neredeyse tamamen Yunan nüfusuna sahip olup az sayıda önemsiz Türk aile bulunuyordu. Üç kilisesi ve iki okulu vardı. 110 aileden oluşan 800 nüfuslu bu köyde halkın çoğu çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyordu. 2000 koyun, 800 sığır ve 50 yük hayvanına sahipti. Mavrena ve Sarpiskia köyleriyle aynı kaderi paylaşmış, saldırılar sonucu harap olmuştur. Günümüzde sadece iki veya üç aile dışında tüm halkı Kafkasya’ya dağılmış ve burada büyük ölçüde yok olmuştur. Evleri ve önemli mülkleri saldırganların eline geçmiştir.

Artapirion: Karışık nüfuslu ve dağlık bir bölge olup, 20 Yunan ailesi ve 80 nüfusu bulunuyordu. Tamamen yok edilmiştir. Halkının çoğu sürgün sırasında yolda ölmüştür. 400 koyun, 200 sığır ve 15 yük hayvanına sahipti. Kiliseleri, evleri ve mülkleri yağmalanıp yakılmıştır. Günümüzde Yunan nüfusundan tamamen arındırılmış ve terk edilmiştir.

NİVAİNİS BÖLÜMÜ

(10 Yunan köyünden oluşmaktadır)

  • Kanak: 35 aile, 150 nüfus, bir kilise ve bir okul. 500 koyun, 250 sığır ve 20 yük hayvanı.
  • Kelenton: 40 aile, 300 nüfus, bir kilise ve bir okul. 600 koyun, 300 sığır ve 20 yük hayvanı.
  • Deraina: 45 aile, 300 nüfus, bir kilise ve bir okul. 600 koyun, 300 sığır ve 25 yük hayvanı.
  • Loncionos: 100 aile, 560 nüfus, iki kilise ve bir okul. 800 koyun, 400 sığır ve 30 yük hayvanı.
  • Kalist: 25 aile, 100 nüfus, 400 koyun, 250 sığır ve 15 yük hayvanı.
  • Aziz Ioannis: 40 aile, 250 nüfus, bir kilise ve bir okul. 508 koyun, 300 sığır ve 25 yük hayvanı.
  • Simera: 30 aile, 150 nüfus, bir kilise ve bir okul. 400 koyun, 250 sığır ve 10 yük hayvanı.
  • Ramatananton ve Mananton: 55 aile, 500 nüfus, bir kilise ve bir okul. 700 koyun, 400 sığır ve 30 yük hayvanı.

Bu on köy, 6 Nisan 1916’da, saldırganların tüm dehşetine maruz kalmış; tecavüz, yağma, kutsal mekânların tahribi, malların gasp edilmesi ve taşınmaz mülklerin yok edilmesi gibi olaylarla karşı karşıya kalmıştır. Bu yıkıma, Ramatananton’dan İzet Ağa adlı bir satrap da katkıda bulunmuştur.

NOTLAR

Görünüşe göre kehanet yeteneği dünyadan henüz kaybolmamış ve özellikle kadınlardan eksik olmamış. Fransız vatandaşı Madam Theleme, 1919’un gizemlerini tereddütsüz açığa çıkararak bizi yine şüpheler ve beklentiler okyanusuna sürüklüyor. Yeni bir hayatın doğduğunu ve onu ruhumuzun tüm sıcaklığıyla yaşayacağımızı sanıyorduk, ama o şimdi bize bir yıl daha beklememiz gerektiğini söylüyor. Ne yapalım, kaderin cilvesi. Ancak okuyucularımız, bu tür astrolojik kehanetlerden fazla umut beklememelidir. Kadınlar peygamber olamazlar.

YUNANİSTAN’DAN HABERLER

Yunanlığın Hakları

Atina basını, Bay Venizelos’un zaferini memnuniyetle doğruluyor. Yunanistan Başbakanı, tarihi açıdan Yunan olan tüm toprakların, Avrupa basınına uzun açıklamalar yaptığı bölgelerin, ana vatan Yunanistan’a katılmasını sağlamıştır.

Artık biri çıkıp da Yunan meselesinin, Yunan milletinin beklentilerine uygun şekilde çözüldüğünü söyleyebilir. (Lp. D: Orient)

1921 İçin

Yunanistan’da, bağımsızlık mücadelesinin yıldönümü için büyük hazırlıklar başladı. Özel bir komite, kutlamaların daha görkemli bir şekilde düzenlenmesi için çeşitli planlar hazırladı.

Kral Konstantinos’un Takibi

Atina’dan gelen bilgilere göre, Bay Venizelos’un liderliğindeki Liberal Parti, Venizelos’a telgraf çekerek, İtilaf Devletleri’nden eski Kral Konstantinos ve Kraliçe Sofia’nın yargılanmasını talep etmesini kararlaştırdı.

Bu sürecin, eski Alman İmparatoru Kayzer ve eski Bulgar Kralı Ferdinand’ı yargılayacak uluslararası mahkemede yürütülmesi öneriliyor.

General D’Esperey ve Yunanistan

General D’Esperey, Selanik’ten ayrılmadan önce şehir komutanına bir mektup göndererek, İtilaf Devletleri birliklerine yaptığı yardımlar için teşekkürlerini sundu ve Yunan hükümetine, “adaletin zaferi için yan yana mücadele ederken yaşadığımız duygusal anları unutmayacağım” diyerek, Yunan topraklarından ayrılmanın üzüntüsünü iletmesini rica etti.

Bunun yanı sıra, General D’Esperey, Selanik Belediye Başkanı’ndan, şehir halkına müttefik birliklerine gösterdikleri büyük misafirperverlik için teşekkürlerini iletmesini istedi.

Ayrıca, Selanik’teki yoksullara yardım amacıyla 5.000 frank bağışladı.

Öte yandan, İstanbul’a gitmeden önce Yunan General Paraskevopoulos’u ziyaret etti. Paraskevopoulos, Yunan ordusunun, D’Esperey’in komutası altında müttefik askerleriyle omuz omuza savaşmaktan gurur duyduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Bay Diomidis, General D’Esperey’e bir telgraf göndererek, doğu cephesinde liderliği sayesinde elde edilen parlak başarılar için Yunan hükümetinin minnettarlığını iletti.

Abonelik Koşulları

Trabzon ve çevresi:

  • Yıllık: 380 kuruş
  • 6 Aylık: 200 kuruş

Taşra:

  • Yıllık: 450 kuruş
  • 6 Aylık: 240 kuruş

Rusya ve Kafkasya:

  • Yıllık: 75 ruble
  • 6 Aylık: 40 ruble

Yurt dışı:

  • Yıllık: 70 altın frank

Ziraat Okulu

Atina Belediye Başkanı Bay Benakis, savaş yetimleri için bir ziraat okulu kurulması amacıyla 1.000 drahmi bağışladı.

Wilson ve Atina Üniversitesi

Dört Yunan profesörden oluşan bir heyet, ABD Başkanı Wilson’a Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından verilen fahri doktora diplomasını takdim etti.

Bay Andreadis’in konuşmasına yanıt veren Wilson, klasik eğitime olan inancını dile getirdi. Venizelos’un, özgürlük ve Milletler Cemiyeti ilkelerine olan tutkusunu tamamen paylaştığını görmekten duyduğu mutluluğu ifade etti. Wilson, en eski ve en yeni ulusların aynı ortak ideallerden ilham aldığını vurguladı.

Ayrıca, Almanya’nın çöküşüne esasen ahlaki değerlerin, şiddet ve maddi güce üstün gelmesinin sebep olduğunu belirtti.

Gazeteler Ne Yazıyor?

Doğu Meselesi

“Daily Mail” gazetesinin bildirdiğine göre, İstanbul, Ermenistan, Fiume ve Dalmaçya meseleleri Konferans’ta büyük zorluklar yaratacak.

Arap meselesine gelince, Yunanistan ile tam bir mutabakat sağlanmış durumda.

Wilson’un Ayrılışı

Gazeteler, ABD Başkanı Wilson’un 16 Şubat’ta New York’a hareket ettiğini duyurdu. Wilson, Paris’ten ayrılışının dört ila beş haftadan fazla sürmeyeceğini açıkladı.

Bulgarların Vahşeti

Sırplara yönelik Bulgar katliamlarını ve suçlarını araştırmakla görevlendirilen uluslararası komisyon, yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Leskovac şehrinde başrahip, beş rahip, yirmi müfettiş, mahkeme başkanı, yargıç, iki lise öğretmeni ve kırka yakın ileri gelenin vahşice katledildiğini belirtti.

Rahmi Bey’in Oğlunun Kaçırılması

İzmir’den gelen haberlere göre, eski vali Rahmi Bey’in oğlu, okuldan çıkarken bir çete tarafından kaçırıldı. Çete, büyük miktarda fidye talep etti. Jandarma birlikleri, suçluları yakalamak için harekete geçti.

Amerikan Yardımı

ABD Genelkurmay Başkanı Crowder’in yaptığı açıklamaya göre, ateşkes imzalandığında ABD’nin kara ve deniz kuvvetlerindeki toplam asker sayısı 4.771.172 idi. Bu rakam, ABD’nin erkek nüfusunun %19’unu oluşturuyordu.

Kars Ermenilere Veriliyor

“Cagadamart” gazetesine göre, İngiliz askeri yönetimi, Kars’ı Ermenistan’a bırakıyor. Şehirdeki Müslüman nüfus, sadece 25 bin put (yaklaşık 410 ton) buğdayı yanlarına alabilecek. Geri kalan tahıllar, Ermenilerin ihtiyaçları için el konulacak ve göçmenler, Ermeniler ve İtilaf Devletleri askerleri arasında dağıtılacak.

İtilaf Devletleri askeri yetkilileri, Ermeni hükümetine, Ermenistan’daki telgraf, telefon ve demiryollarını kullanma hakkını saklı tuttuklarını bildirdi.

Kars bölgesindeki Türkler, bir miting düzenleyerek Ermeni yönetimini kabul etmediklerini açıkladılar ve bu kararlarını İngiliz subaylara ilettiler. İngilizler, Ermeni yetkililerle birlikte Aleksandropol’e geri döndü.

General Bich, Türklerin tutumundan rahatsız olarak Tiflis’te İtilaf Devletleri temsilcileriyle bir toplantı yaptı. Bunun ardından Kars’a askeri birlikler gönderildi.

TEŞEKKÜR MESAJI

Bay Konstantinos Saharidis’in vatan uğruna yaptığı 10.000 rublelik bağışa dair kararname.

Büyük bir memnuniyetle, Tuapse’de ikamet eden saygın hemşehrimiz Bay Konstantinos G. Saharidis’e, vatanın ihtiyaçları için yaptığı 10.000 rublelik cömert bağıştan ötürü, Atraz topluluğumuz adına kamuya açık şekilde en derin teşekkürlerimizi sunarız. Sonsuz minnettarlığımızı ifade etmek adına, topluluk idaresi 27 Kasım’da düzenlenen toplantıda şu kararları almıştır:

A – Bahsi geçen Bay Konstantinos G. Saharidis, topluluğumuzun büyük hayırseveri ve her zaman topluluk yönetiminin onursal üyesi olduğu gibi, okulumuzun da büyük bağışçısı olarak ilan edilmiştir.
B – Portresinin okulda asılması kararlaştırılmıştır.
C – Adının özel bir deftere kaydedilmesi ve her yıl okulun bayramında anılması kararlaştırılmıştır.
D – Şükranlarımızın kendisine bir mektupla iletilmesine ve Trabzon’da yayımlanan “Epochi” gazetesi aracılığıyla kamuya duyurulmasına karar verilmiştir.
E – Bu kararın bir nüshasının kendisine gönderilmesi uygun bulunmuştur.

Bunlar doğrultusunda, topluluk yönetimi tarafından imzalanıp onaylanan bu kararname hazırlanmıştır.

Atraz, 27 Ocak 1919
“Topluluk kayıt defterinden alınmış aslına uygun bir kopyadır.”
Topluluk Yönetimi

Nik. Prokopidis
Theod. P. Polatov
İoan. P. N. Metaksas
İsaak P. Metaksas


KRONİKLER

Ziyaretler
Önceki gün öğleden sonra, şehrimizde görev yapan Fransa maslahatgüzarı Bay Lepissier, Ekselansları Başpiskopos Chrysanthos’u ziyaret etti. Ertesi gün Ekselansları, bu ziyareti iade etti.

Altın Bağışlar
M. Tzinivizis kardeşler, merhum anneleri Amalia’nın anısına Trabzon Yetimhanesi’ne 25 Osmanlı lirası, Trabzon’daki Galyanlılar Kardeşliği’ne 25 Osmanlı lirası, merhumenin memleketi Torul’daki yoksullar için 25 Osmanlı lirası ve Fransa’daki Misailan topluluğuna 25 Osmanlı lirası bağışladı.

Dans Gecesi
Önceki Pazar akşamı, Apokries (karnaval dönemi) vesilesiyle Yunan Ticaret Kulübü’nde yalnızca üyelere özel bir dans gecesi düzenlendi. Kulübün geniş salonu tıklım tıklım doluydu ve büyük bir neşe hâkimdi. Dansın ardından, yerel lehçede sahnelenen bir komedi oyunu, “Akritas” derneği tarafından başarıyla sunuldu ve seyirciler tarafından büyük beğeni topladı. Ardından tekrar yöresel danslar yapıldı ve etkinlik, Bayan H. Nota’nın yönettiği kotsagel dansıyla son buldu. Sabah 6:30’da etkinlik sona ererken, katılımcılar unutulmaz bir gece geçirdikleri hissiyle ayrıldılar.

Matbaa
Georgios E. Mihailidis

(3515 sayfadan oluşan Epochi sayıları Nikos Kapetanidis’in kardeşinin torunu olan ve halen Atina’da yaşamakta olan Kostas Kapetanidis tarafından dijitalize edilmiş ve Yunanca olarak tarafımıza iletilmiştir. Türkçeye çevirisi Tamer Çilingir tarafından üstlenilmiştir)